“İnsan, Deniz Ve Hayat”… Ne geliyor aklınıza bu kelimeleri okuyunca… Hayata, denize ve insana dair notlar mı? En azından benim aklıma bunlar geliyor… Yanılıyor da değilim, böyledir esasında bu kitap. Deneme yazılarından oluşur. Ancak bu yazılarda bilimsel, akademik gerçekleri bulmak isterseniz, yanılırsınız. Ana tema daha derinde bir yerlere
dokunur. Faydalı bir kitaptır dersem çok mu mesajvâri konuşmuş olurum. Her cümlesinde her sözünde aslında çok eskilere dayanan bir medeniyetin bu zamana kendini anlatmak için harfl ere dökülmüş halidir desem. Sanırım en iyisi samimi bir kitaptır demek.
Bir hikâye anlatılır, belki bilirsiniz: Küçük çocuk, bir gün, buğdayları biçmekle meşgul babasına “Baba! Deniz nedir?” diye sorar. Baba, uçsuz bucaksız çoraklığın ortasında oldukları halde, oğlundan gelmiş olan bu
soruya önce bir anlam veremez lakin oğlunu kırmamak için denizi anlatmaya başlar… Ne anlatmış olabilir dersiniz. O kısım hikâyede yok, anlatanı da duymadım. Ancak şimdi düşünüyorum da belki de Bilal hocamın denize dair yazdıklarını anlatmıştır oğluna. Abartmıyorum, zira bu yazılarda kadim zamanlardan bugüne yansıyan bir ışığın sıcaklığını duyuyorsunuz.
“İnsan, Deniz Ve Hayat” önce denizden başlıyor meramını anlatmaya. Dertleriyle, sevinçleriyle, arzularıyla, korkularıyla devam ediyor. Denizle başlıyor demiştik ya. Onunla dertleşiyor biraz, denizin de derdini dinliyor,
ona kendi dertlerini anlatıyor… Denize kıyısı olan şiir bir şehrin bilge bir sakini ile dalgaların usul usul kıyıya vururkenki anında, iki kader ortağının dostça tebessümlerini satırlar arasından izliyorsunuz… Kıyıdan ayrılıp
şehre sokulduğunuzda ise bambaşka güzelliklerle karşılaşıyorsunuz. Bursa’nın yeşiller giymiş ruhunu seyre dalıp yeni zamana ulaşmış eski sokaklarında tarihin yazmadığı öyküleri ele geçiriyorsunuz. Sokakların arasına dalıp sayfaların içinde kayboldukça her köşe başında yeni bir dost yüzüyle karşılaşıyorsunuz. Kimine biraz aşina, kimini ise hiç duymamış görmemiş olsanız da onlar sizi yılladır tanıyormuşçasına gülümsüyor, gönül hanelerine buyur ediyorlar.
Tarihsel şehirler… Tarih kokan şehirler… İnsansız bir şehir harabe yığını değil midir? İnsan şehre ruh verir, hayat katar, tarih katar, ruh katar, öz katar. En sonunda insanla, insanıyla özdeşleşir şehirler… Kendini kuran, var eden, adını veren insanlar bir bir ayrılınca içinden onu tanımayan vefasız insanlarla baş başa kalır. Eskileri özler, eskileri yâd eder. Çok az insan duyar onun sesini… Kitapta size seslenen şehirlerin bir kısmını
bulacaksınız ve bundan sonra ziyaret ettiğiniz her şehirde bu sesleri arayacaksınız.
“İnsan, Deniz Ve Hayat” dertli bir insanın gün yüzüne çıkmış gönül çırpınışlarıdır. Dertli insan, dertlenen insan… İnsanlığın kaybettiği benliğiyle dertlenen insan… Hissizleşen dünyaya inat, his dolu, sevgi dolu, merhametle dolu bir insanın sorunlara dikkat çekişidir. Sizin de dertlenmenizdir amacı, sizin de kaygı duymanız, sessiz kalmamanızdır. Düzene karşı duruştur, bir isyan ruhunu barındırır içinde. Kötü giden her şeye, her türlü hoyratlığa bir sitem vardır. Bu kitap olmasaydı şehrin feryatlarını hiçbir gazete, manşetlerine taşımaya tenezzül etmeyecek, hiçbir haber programı da insanlığın kaybolduğunu ilk elden duyurmayacaktı belki. Elinizde tuttuğunuz bu vesika, imdat çığlıklarını duyan bir adamın, her nasılsa, size ulaştırmaya çalıştığı manifestosudur.
Önce sorunlarla sizi dalgalandırır, içinizde fırtınalar kopartır sonra serin sulara daldırır, süt liman olur ruhunuz edebiyatın dost tınısında. Aslında dertler de derman da bellidir. Bilmek için okumak yeterlidir Fuzûlî’yi, Nedim’i, Niyazi-i Mısrî’yi, Mevlânâ’yı, Yunus Emre’yi. Bazen zevkli bir edebiyat sohbetine dalarsınız; laf lafı, kapı kapıyı açar, bazen de unuttuğunuz bir kenara ittiğiniz hayalleriniz, zevkleriniz sizi ziyarete gelir. Ve’lhâsılı aradığınız özlediğiniz dost ortamı bir kitabın içine gizlenmiştir, kilitlenmiştir. Tılsımını bozmak kapağını açmaktan ibarettir.
Bilal Kemikli, İnsan Deniz ve Hayat, Kitabevi, İstanbul, 2012, 188s.
Bu Sayının Diğer Yazıları
141. SAYI / KASIM – ARALIK 2012 / Ay Vakti“Aydını Dergi Yetiştiriyor” / Ay Vakti
Şirâze’den Şirâze’ye Saklı Mektuplar -74 / Şiraze
Estetik’in Anlamı-I / Necmettin Evci
Mevlânâ’nın Aşkı mı? Bizim Aşklarımız mı?... / Sezai Küçük
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…