1
Şimdi burada yarım kalmış şiirler gibiyiz
Ben, Süleyman, Yusuf’un hayâli
ve ey ihanet ey kalbinde sabrımı sınadığım
halayık
gel beni binlerce defa kandır
beni çağır
Bana sevdiğini söyle
(Eski bir şiirin mısralarını tazmin bâbında)
Bana kurşun gibi bir yalnızlık biçtiler
Korktum ve ağladım
Sonra bir ses uzaktan fısıldadı: Burdayım
Şimdi elinde bir kalem
Benim öldüğüm yerin
Ve edinilmiş kederlerin ve kavgaların
Boynuna vebal gibi giydiriyor
Yâni ben ve bedenim ve yalnızlıklarım
Senine yağmur gibi asıldığı yerdeyim.
Sen?
2
Senin beyaz duvarların vardır senin
Dibinde karanlık rüyalardan
dökülen çocuk yüzleri
her çocuk dökülen bir hayaldir dünyaya
her dünya çocuğa biçilen tebessüm
peki sen neresindesin bu gülümseyen aydınlığın
duvarların arkasında mı
adamın sesini tutan şiirinde mi
beyaz mı beyaz duvarlarının dibinde mi
yoksa bir vebal halinde çoğalıp
türkülerin
ve bir deli poyrazın ikiye böldüğü
bir yanı kurşun ağırlığında yağmur
bir yanı sesinden ve resminden umutlu rüyalar
çıkarıp
yaşamak diye içinin sokaklarına savurduğu
kendi dağlarının eşkiyâsı olan adamın
3
Üç hakkın var dedi adam
bedenini kuytularda ve kuyularda kurşunlayıp
sonra yine kurşunlayıp,
başından nazar kurşunları döktürüp
kalbini ve kendini sınadığı anda
şiir diye bir cevap işitince
şiir yâni kelimeleri yığıp üstüne bir yanını
içine silme bir yalnızlık
soluk soluğa hasret ve belâ
ikincisi aşk
yâni ölümü ağırlayan kalplerin terazisi
ve terazinin bir yanında hıçkırık
bir yanında türkülerin iniltileri
ve yüreğinden başlayıp başını
sağını solunu kavuran bir istilâ
peki ben ne olacağım dedi oradan adam
beni hangi yâr en yorgun yerimden tutup
rüyalarımı, uykularımı ve sözümü
kollarında sınayacak,
şimdilik cevabı yok bunun
üçüncü hak kullanılmadı daha
cevap da gelmedi.