“Men dahale hısni emine min’el-azabe”, kim bir kaleye, yuvaya girerse azaptan emin olur. Bu kale, kuş için yuvası, çocuk için anne kucağı, benim için gözlerin ve gönlün, kalbin ey sevgili. Allah’ın cemali kalemizdir, celali de dizdar. Cemali şefkatle kucaklar, celali de her türlü kötülükten korur, korkutur nefsin ve şeytanın pis oyunlarından, vesveselerinden. Ben kardeşim Yusuf’tan daha güzelim, diyen peygamber… Senin nurlu simanı görseydik herhalde ebediyete kadar baygın kalırdık. Kuran-ı Kerim’e bak kimleri göreceksin, Hz. Muhammed, Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Süleyman, Hz. Musa, Hz. İsa… Şimdi bir de şair divanlarına bak; Leyla, Şirin, Azra…
Bahar cemalullahtır, şairler baharda cemal-i ilahiyi seyreder. O, bizim hem maşukumuz hem de aşığımız. Şair divânları Allah’ın latifelerinin aynasıdır.. Bismillahirrahmanirrahim, âşkın bab-ı âlisidir. Mana âleminin meykedesidir. “Her çe ân Hüsrev koned şirin buved” Hüsrev ne yaparsa şirin olur… O, Hüsrev’imiz biz Şirin’iz. Zünnar bağladık, söz verdik, hizmete ahdettik. Işığı açık bırakırsan gece misafir gelir… Açık bırak geceyi teheccüdle… Olura dost gelir, yâr gelir, mâşuk gelir, sâkî gelir, pir-i moğan gelir, Rasulullah gelir.. Kinaye tasrihten iyidir.
Âşk hazinesini Allah bizlere vermiştir, hepimiz Karun kadar zenginiz. “Zünnar-bend-i mabed-i âşkem”, Âşk mabedinde zünnar bağlamış biriyim. Âşk dersinde hocamız Hz. Havva’dır. O, yıldızların sükûtunun ne anlama geldiğini ve okyanusların sessizliğini bilir…
Her gün baki kalan ömrümüzün ilk günüdür… Kendi mezar taşımızın üzerine acaba ne yazabiliriz. Yeter artık çık sandıktan; anne rahmi sana sandık idi, bedeninin içinde sandıktasın, tabut senin için sandık, mezar bir sandık. Kurtul şu sandıklardan hür ol. İbn-i Arabî demiş; kâmil insan olmak istiyorsan hayvan ol.
Bir kitap var elimizde; iki cilt.. Birinci cildi, tabiat kitabı, edebiyat bu kitabın tercümesi. İkinci cilt insan kitabı. Goethe, üç gün dışarı çıkmaz, dediler ne oldu? Dedi ki; aradığım bir kitabı buldum onu mütalaa ile meşguldüm. Kitap meyhanedir. Şairler hem-dem bulamadıkları için yazarlar… İyi kitap ne kadar pahalı olursa olsun değer. Birisine babası bir gün der ki; sana bin altın vereyim mi? Cevap verir; ne güzel olur. O halde Mahmud-ı Şebusterî’nin bin beytini ezberle sonra harca…
Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi. “Buy-i hoş, ruy-i hoş, guy-i hoş”, güzel kadın, güzel koku ve namaz. “İnna ateyna ke’l-kevser.” Kevser, Fatıma’dır, Ali’dir, cennettir ya da kadındır. Kadın, Allah’ın cemalinin tecellisidir. Mesnevilerde ve gazellerde kadın, cemalullahtır. “Kellimni ya Hümeyra!” Bir padişah vardı, kadınlardan hoşlanmazdı, misojendi. Kadınları şehirden çıkarın diye emir verir. Bir ressam gelir şehre, vaziyeti anlatırlar. Ressam albümünü gösterir padişaha, bakar padişah. Bir resim görür ve kendinden geçer. Kendine gelince, tacımı ve tahtımı bu güzel resimler karşısında sana versem yeridir, der. Nihayet bir güzelin resmini gösterir. Padişah kim bu güzel diye sorar, ressam der ki; altı ay uzaklıkta… Peki, elde etmek için ne lazım? Ressam der; öyle bir soru sormalısın ki, bilemesin. Nihayet padişah maiyeti ile birlikte yola koyulur, vardıklarında padişah gibi karşılanmaz. Soruları sorarlar yirmi gün boyunca hepsine cevap alırlar… Fakat cevabı verilmeyen soru kalmazsa padişah kadının kölesi olmalıydı. Ressam araya girer ve der ki; ben soruyu sorayım. “Bana öyle bir soru öğret ki cevabını sen dahi bilmeyesin.” Nihayet kabul eder. Yola düşerler, yolda prenses vakayı anlatır, ressamı kendi yollamıştır… Hz. Havva’yı, Hz. Resulü, Hz. Fatıma’yı, Hz. Meryem’i gönderen Allah’tır. Li-teskunu ileyha…
Sidretü’l-müntehaya kadar marifet ondan sonrası ise âşk ile… Âşkın başı sonu yoktur, mutribler gittiler fakat âşıklar hala sema etmekteler. Akıl mumdur, güneş gelince mumun ışığı söner. Mevlâna-yı Rûm, Şems ile tanışmadan önce çok vakarlı idi, ciddi idi, dağ gibiydi. Medresede hoca idi. Şems’ten sonra pazarda raks etti. Nur-i celal ve cemal Tur dağını sarhoş etmiştir. Âşıkta vakar, ağırlık olmaz, vakarlılar ve ağırlar uçamazlar. Âşk yolu öyle bir yoldur ki, herkes farklı yollardan gider. Bazen de Hüsrev, Şirin’in onca güzelliğine rağmen Şeker’in peşinden gider. Âşk sarhoşu olanlara had vurmak olmaz. Âşk, kimyadır, bakırı altın eder. Şifa-bahşdır, gönülleri tedavi eder. Gamdan, fakirlikten korkmadığın gün âşıksın. Âşık olursan, maşuk olursun. Âşk âb-ı hayattır. Âşıklar, harabat ehlidirler. Harabatın tavanı yıkılmıştır, harabatîler ilahi nur ile müstakim temastadırlar.
Şairin kaleminden akan âb-ı hayattır, kevserdir. Siyah mürekkep nura dönüşür. Kalem de ümmidir fakat ne güzel nağme ve manalar yazar. Onun tasvir ettiği baharlar asıl baharların bir kopyasıdır. Aman testiyi tuzlu suyla doldurma… Rabia ve Yusuf hücrelerinden seyrettiler baharı. “Yusuf-i can ra ez çah der-biyâr” Can Yusuf’unu kuyudan çıkar. Her zaman pazarda Yusuf satıyorlar ama haberimiz yok.
Şairin anlattığı kıssalar hepimiz için katardır, bizi bir yerden alır, başka bir yere götürür. Ve kitaplar gemilerdir, bizleri başka memleketlere götüren. Kuran-ı Kerim ve dünya edebiyatında kıssa çoktur çünkü hepimiz çocuğuz… Yusuf’un kıssasına yaklaşan hikâye mükemmellik yolunda ilerleyen bir hikâyedir, der Tolstoy. Batında hepimiz Hz. Yusuf’uz, o, bizden zuhur etmeli. Kuyudan çıktığımızda herkesi hayrette bırakmalıyız. Hz. Yusuf’u ucuza satmayınız… Ve latif kıssalar, insan beyni tatlı tüketir ona tatlı hikâyeler anlatın. Öyleyse dinle… Harun Reşid hamama gider, berber saçını keserken, ey halife kızını bana ver, der. Harun Reşid çok sinirlenir ve vezirine der ki, şunun aslını öğren bakalım, nasıl cüret eder böyle bir şeye. Vezir derki; mutlaka bir hazinenin sahibi olmalı. O hazine; Bismillahirrahmanirrahim ve imandır.
Duvar’a değil didar’a secde edenlerden Ebu Said Ebu’l-Hayr nefsini şişman görür. Derki; nasıl böyle oldun? Halkın seni övmesinden. Sadece yemek ve içmekten vazgeçmekle oruç tutulmaz. Kıllet-i taam, kıllet-i menam, kıllet-i kelam. Az yemek, az uyumak, az konuşmak, az işitmek, az görmek, az koklamak, az dolaşmak… İşte şairin anlattıklarından bir güldeste.
Bu Sayının Diğer Yazıları
136. SAYI / OCAK – ŞUBAT 2012 / Ay VaktiEşref-i Mahlûk / Ay Vakti
Kitap/Yar / Şeref Akbaba
Şuurdan Şiire / Nurettin Durman
Cepheden Selam / Mehmet Ragıp Karcı
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…