Çerçi ve Peri

Ölmeden dirilecek

Sabahı bilinecek

Sabahı simite ve çaya yudumlanacak

Küçük bir el gibi kaldırımda

Hayır, yürüyen bir ayak değil

Evet, yürüyen ayak değil

Küçük el bilinecek.

Karın sırtı gül kokulu

limden gitmeyecek.

Silah benim

Alçak duvarlar üstüne serildiğim tenimde

Göklerle dolacak.

Karın güneşi emdiği gök seli, namlu seli

AnlıyorumTenim gittikçe esmerleşiyor

Esmerleşecek.

Kar, silah, el, parmak izleri ve esmer ten

Benim, gözlerde bitmeyecek.

Bunu bir veda say.

Bu da böyle olsun, kabul et.

Beşiğini sallıyorum göllerin.

Kuşları her sabah ben uyandırıyorum.

Kekliklere su,Hayatıma ısıtılmış toprak.

Kaldı ki sen benim içim.

Sen benim için büyütülmüş dünyaydın.

Şimdi hane, otuz dokuzda kaldın.

Dön başaEn başa, masala.

Hep yazıp-çizip-karalayıp atıyordun ya

Dön atıklara.

Kovulmuş, atılmış olarak süslendiğin masaya.

Evin ruhu vardır.

Eve hapsolmaksa

Evi hapsetmiş kadar büyümüş olsun için

Evin ruhu dardır.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Üşüyen Şehir Bir Kaç Dakika Uyuyan Şair / Ay Vakti
Mevlâna ve Şems Münasebeti / Şadi Aydın
Akif’i Şiirlerle Anmak / Mustafa Özçelik
Âkif’te Tek Çare Neydi? / Muhsin İlyas Subaşı
Mehmet Âkif ve Vahdet-i Vücûd / Selami Şimşek
Tümünü Göster