Çocuk ve annesi şiiri bir yerinden yakalayıp
Kentin son kan ve düş damlasıyla söyleşirken buldular İsmâil’i
çocuk annesinin kalbini tutuyor
annesi kalbinin gecesinde mükedder denizleri
İsmâil’in sözünü ettiği kansa
Bir kentin burçlarında bir çocuğun gözlerinde
İhtimal kentin kederden sızlayan her yerinde
Bilinmiyor ki İsmâil’in aklındaki sesi görsün
Aklın sesi olur mu olmaz olur mu?
Ses olmasa akılda çocuğun gözlerine nasıl cevap verecek
Zaten İsmâil aklının hangi sokağına girse annenin
Hangi taşı kaldırsa çocuğun bakışları
Bakışlarından kamaşmış kalbi
çocuğun gözlerini hatırlıyor da
çocuğun kendisi var mı çıkaramıyor şimdi
bildiği kaldırımın ortasında titrek bir hüzün
ve rüyalara açılan bir yürek burkuntusu
gidelim annegidelim gece üstümüze dökülmeden
gece yüzlü adamlar karanlıktan çıkıp gelmeden
say ki ölen ve öleni ağlamayan
Bir ince sızı olur kalbinin terkisinde o çocuktur
Gelip boşaltır saçlarıyla geceyi vicdanına İsmâil’in
uykusuna girip korkularını uzatır
ve gelirgezinir hayâlinin şiirlerinde
İşte İsmâil’in olsa diye yalvardığı türkü budur
Ben bir şiir buldum
gelip yalnız sana söyledim
Ben işte bir âh buldum
Yüreğimi sele verdim kimselere söylemedim
Öyle söylemedim kiBir âh çeksem yıkılmış dağlar kaldırır başını
Dağ dağ olur göğsümün orta yerinde güller
Toprağın bağrına kan oturur
Ki gördüm âhımı ellerinin şiire değdiği yerde
Gezinip durur ki sırlarımdır
gidip gelip kimselere söylemediğim
mısra budur ki yalnızca seçilmiştir
say ki Kaf dağının ardında
kuş sütüyle beslenir
birden İsmâil’in yahut Süleymanın
boynuna salınmış bir belâ gibi çıkagelir
belâlardan bir türkü düştü gönlüme
aldım sana geldim
sesin ışıltılı bir yağmur halinde rüyalarında İstanbul’un
kıyılarına denizler dökülen yahut her hangi bir kentin
yollarından toplayıp hüzünlerini
İsmâil’in Mecnûn mısralarına boşaltır
Başını sevdalara salıp habersiz ve saatsiz
Bir yürek hâlinde avuçlayıp başını
say ki göğsüne yaslamayı kurar İsmâil’in
İsmâil’in kalbi ne yapsın titrer durur
bir ihtimâl bahardır
ve şiir bulunmuştur