Sessiz Hüznün Şairi Alaeddin Özdenören

ALAEDDİN ÖZDENÖREN
20 Mayıs 1940’ta Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen Alaeddin Özdenören, ilk ve orta öğrenimini Maraş, Tunceli, Malatya ve İstanbul’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü 1966’da bitiren Özdenören, İstanbul, Maraş, Çorum, Mersin ve Ankara’da çeşitli okullarda öğretmen olarak görev yaptı. 1991 yılında Kültür Bakanlığı Müşavirliği’ne atanan Özdenören bu görevindeyken emekli oldu. Şair, emekliliğinden sonra Balıkesir’e yerleşti.
Lise yıllarında ikiz kardeşi Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Erdem Bayazıt ile Maraş’ta çıkardıkları Hamle dergisi ile mahalli gazeteler için hazırladıkları edebiyat sayfalarında edebiyata başlayan Alaeddin Özdenören, daha sonraları Yeni İstiklal, Diriliş ve Edebiyat dergileri ile, 1976’da kurucuları arasında yer aldığı Mavera dergisinde yazmaya devam etti. Özdenören, son yıllarda ise Edebiyat Ortamı, Yedi İklim, Hece, Ay Vakti, vb. edebiyat dergilerinde yazdı. Şair, kimi zaman kendi adıyla, kimi zaman da Bilal Davut müstearıyla, Yeni devir, Milli Gazete, Zaman, Tutanak ve Sağduyu gazetelerinde yazdı. Özdenören’in şiirlerine hüzün, ayrılık, ölüm, keder gibi duygular hakimdir. Bu duygular, ince bir lirizm ile sağlam bir şiirsel yapı oluşturur. Daha çok şairlik yönüyle tanıdığımız Alaeddin Özdenören’in deneme, inceleme ve hatıra alanlarında eserleri vardır. Bu eserleri şu şekilde sıralayabiliriz:
ŞİİR: Güneş Donanması (1974), Yalnızlık Gide Gide (1996),
Şiirler/Bütün Şiirleri: 1975-1999 (1999).
Bütün Şiirler (2002)
DENEME: İnsan ve İslam (1982), Batılılaşma Üzerine (1983),Devlet ve İnsan (1986), Yakın Çağ Batı Dünyası ve Türkiye’ye Yansımaları (1986)
İNCELEME: Şiirin Geçitleri (1996)
HATIRA: Unutulmuşluklar (1999)

Haziranlara herhalde şair öldüren ay diyeceğiz bundan böyle. Şairimiz Alaeddin Ögdenören 26 haziran 2003 gününde; Perşembeyi cumaya bağlayan gecede vefat etti. Mezarının başındaki tahtaya Alaeddin Öydenören 1940-2003 diye yazıldı. Hayatın yalnızı olan şairler – yazarlar onu uğurlamak için Balıkesir’e koştular. Öyle şaşalı bir cenaze merasimi olmadı ama çok içten, samimi bir cemaat vardı tabutunu taşıyan. Bir genç şair gerçekten onu özenerek toprağın içine sakladı ve Rabbine havale etti. Onu bu oyun ve oyalanma yerinden gerçek yerine, temelli kalacağı yerine hep birlikte dualar ederek uğurladık. 63 yıllık ömrün ardından şiirleri, denemeleri, incelemeleri ve daha kim bilir neleri kaldı miras olarak. Kendine, ait bir şairdi. Ayvakti dergisi çıktığından beri yolculuğumuzda bizi yalnız bırakmadı. Ona telefonlar edildi, o üşenmedi o eski daktilosunda yazdı ve gidip bir yerlerden Ay Vakti Dergisi’ne faksladı yazılarını,şiirlerini. “Şiir Duası” yazısını hastanede hiç konuşamadığı o zamanlarda yazıp gönderdi dergiye, Recep Garip’in ve Şeref Akbaba’nın Alaeddin abisi oldu hep. İnanıyoruz ki ardında kalıcı eserler bıraktı. Elbette yapıp ettikleri irdelenecek ve edebiyat tarihi içindeki yerini alacaktır. Yazdıklarına daha dikkatlice bakılacaktır.27 Haziran Cuma günü onun arzu ettiği şekilde, Balıkesir Bahçelievler Camii’nden Cuma namazı sonrası kaldırıldı cenazesi. Ay Vakti ailesi onu yalnız bırakmadı. Bu fani dünyadan bir şair daha göçmüş oldu.
Şairimizi rahmetle anıyoruz.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Bana Sormayın N’olur; Anlatmak Çok Zor Olaca... / Nurettin Durman
Bir Ben Varım Burada Senin Hatırına / Erol Erdoğan
Değilse Şimdi Hiçbir Vakit / Fatma Çolak
Gitmeler / Özcan Ünlü
Yalnızlığımızdır / Alaeddin Özdenören
Tümünü Göster