-Gazze Şifa Hastanesi direnişine- Ey şairler ve keşif ehilleri
Topa tutun bizi kuru toprak gülleleriyle
Yakıcı yakut pudrasıyla doldurun genzimizi
Olgunlaşan bir ölüm için
Ey şairler ve keşif ehilleri
Sökülen panjurlar soylu bir put için
Müslümanın kalbi üstüne düşüyor cesetler
Ey vaizler ve azizler
Alnı göğe değen dualar dört nala gitsin
Bir kılıcın altında herkes anarken güzellik bahçesini
Hatırlayıp kalbimizi delik deşik etsin felaketlerimizi
Soylu bir direniştir bu ne külün tadı ne gülün adı
Direnmenin hıncıyla kutsallaşır işkence sehpası
Mümkün müdür ki dünya ezilmiş halkları
Bana bağışlatsın
Bir gün mukadder mağlubiyetimizin utancı
Üzerinde beni uyutsun
Asfalt çölünden kaçarken toplumsal kardeşlik hareketleri
Anarşi satılıktır ayetten uzak Yahudiler ve halk kitleleri için
Kerpiç evde büyüyen müminleri
Anlam cetvellerine kurban ederken adalet
Dilsiz kuşlara emanet yeni dünya düzeninde
Dünya şimdi paha biçilmez bir yas atlası
Hurma ağaçları ve derviş cübbesi boyunca
Her şeyi İnsan Hakları Bildirgesi’ne bağlayan vergi
Büyütürken haşhaşlarla taçlandıran generallerin evini
Çocuk çığlıklarının çarptığı kuşlar
Parçalıyor ağaç dallarını şimdi
İşte böyle doğrudan lafa girerek
Çağırdım bu çağın lanetini
Oysa mülteci derisinden kolyeler
Satılmadan evvel ışıklı vitrinlerde
İnanmıştım çiçek açan balkonlu evlerin varlığına
Toplu ölümlerde şivemiz ele verirken bizi
Bu cehennem konserini bitirsin artık
Göğsü sert,eli kalın,kırlardan dönen ekşi yüz
Dünya teslim olurken demirden kubbelere
Çıkarın bu gömleği üstümden iki yeni gün için
Dünya bir gül cevşeni ve taş hala taş olduğu yerde şifa
Yaşamın da bir borç olduğunu bilerek
Dokunduğum taşı onurlandırmak için fırlatıyorum
Çok ağlamış bu duvara