Eğilmiş suya ağzını dayayan bir atın
Alışırken yalımına paslı bir bıçak
Baykuşun çığlığıdır dağların griliği
Gözleri menzilini parçalayan bir at gibidir
Yan yana ölür bir mısrada yahut bir şiirde
Kurşunî renkli gamzelerinde gök siyah
Yemyeşil bir vadinin kaybolmuşunda sınar
Kendini, karşı kıyıda kırılmış gölgelerin ortasında
Kucakladığım yaraların kundakladığı ürpertim
Sufle verirken bir dilsizin çığlığına
Dirim, içimde kin güder sanığına
Doygun ölümlerin resmidir taziye evleri
Yutkunurken aydınlığı kara bir betim
Devrilir kum saati ve zaman durur;
Devrilir kum saati ve durur mu ölüm?
Devrilir kum saati ve bitmez;
Suskunluğumuzla işlenen cürüm.