bu gezegende gecesi insanlığın
geçmiş çağların çığıyla yuvarlanıyor
geleceklerin acıyı devralmış çığlığıyla
karanlık köprüleri çoğaltanlar
ve o köprülerden varanlar birbirine
şafaksız geceyi alkışlayanlar
onların ki kalplerini kaburga kemikleri ezmiş
ruhları karışmış kasırganın soluğuna
duyumsuz duygusuz uğultulu yası üflerler
karanlığı katranlarlar zindan hıncıyla
kafatasları ki beyinsiz oyulmuş kayalıklardır
avcı yarasa gözünün güneş korkusuyla
mağara devri uzuyor uzuyor
penceresiz kalmışlığı insanın insanlığın
öyle büyük oldu ki kederin Gazze
masana insani ruhları topluyorum yetmiyor
tüm adil özverili canların seslerini dualarını
ışıl ışıl yağışlarını kardeşliğe, yetmiyor
şehitlerine ulaşamıyorum bayraklaşıyorlar
insanlığın gecesinde görülen tek yıldız onlar
müthiş şölen acılı yorgun gözlerimize
müthiş iman yüreğimize
ah bu gezegende gecesi insanlığın
masada kalıyoruz sözden öteye gidemeyiş
nerede insanlığın güneş gibi parlayışı
ah hepsi uzaklaşan hayal hepsi sözde
nerede Kudüs’e barış getirecek fatih?
gecede gecelerce bekliyor bekliyoruz
bir türlü sökmüyor şafak
çağlar ve çağlardır güne güneşe hasretiz
yoksa karanlık çağı karıştırdı mı tarih