Bir soykırım, bir katliam yaşanıyor.
Çağlar öncesinde var olan ve zaman zaman ortaya çıkan zulüm Gazze’de işleniyor.
Hümanizm, gelişmişlik, felsefi doktrinler ve insan merkezli söylemler sus-pus.
Uluslararası kurum ve kuruluşların ya sözü geçmiyor ya da katilden yana tavır sergiliyorlar.
Avrupa, “birlik” örtüsünü kaldırarak bir Hristiyan topluluğu olduğunu teyit edercesine zalime destek olmanın hazzını yaşıyor.
Birleşik Krallık ve Amerika zulme karşı olmak bir yana, zalime arka çıkarak, batı ülkeleriyle birlikte küfür tek millettir tezini doğruluyor. Geçmiş yıllarda insan haklarını koruma ve demokrasi götürme vaadiyle işgal ettiği ve milyonlarca insanın ölümü ve göçüyle neticelenen işgallerin, şeytani planların bir parçası olduğu da gün yüzüne çıkıyor.
Savaş gemileri, mazlumları korumak için değil; zalime destek olmak üzere bölgede demirliyorlar.
Müslüman ülkeler bir araya gelip izleme(!) kararı alıyorlar.
Kendi ikbal ve gelecekleri farklı şekillerde uluslararası kodlara ayarlı irili-ufaklı devletler varlık gösteremiyor, tavır alamıyor, teenni gösteriyorlar.
Yönetimler kendi geleceklerini nasıl koruyacaklarının hesabını yapıyor.
Birlik ve beraberliğin bu çağda nasıl sağlanması gerektiği yönünde atılmamış adımlar pişmanlık, ben merkezli oluşumlar dumura uğrama süreci yaşıyor.
İndi yorumlar, kendince haklı muhasebeler, gündem ötesi mevzuları tartışmaya açmalar marifet gibi ortalıkta cirit atıyor.
Fikri bocalamaların yakıtı tükeniyor.
Müslüman kimi dost edinecek, kimden yana olacak, tevhid nasıl sağlanacak sorularının cevabı net ve açıktır; Kuran ve Peygamberimizin hadisleridir.
Kirletilmiş ve algı operasyonlarıyla kendisi olmaktan çıkmış nazariyeleri sahiplenme hastalığından vazgeçilmelidir.
İnkâr ve ilhadın kol gezdiği günümüzde, hakikat penceresinden bakmayınca doğru tanımlamalar yapılamıyor, sendelemeler yaşanıyor.
Gazze kan ağlıyor.
İnsanlık tarihinin en ağır sürgün ve katliamlarından biri yaşanıyor.
Bombalanan binalar, hastaneler, camiler, eğitim kurumları; öldürülen on binlerce çocuk, kadın, yaşlı ve hasta.
Sina çölüne sürgüne zorlanan Gazzeliler.
Sivil yaşam alanının elektrikleri kesiliyor, su verilmiyor ve bölgeye yiyecek sokulmuyor.
Mekkeli müşriklerin Müslümanlara uyguladığı ambargonun kat kat fazlası uygulanıyor. Mekke’de, bu süreçte bir süre peygamberimize vahiy gelmiyor ve işte o süreçte Duha suresi nazil oluyor:
“Yemin olsun kuşluk vaktine; kararıp sakinleştiğinde geceye ki; Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı; elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır; Rabbin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın (…).”
Son söz;
Zulm ile âbâd olanın ahiri berbat olur.
Bu Sayının Diğer Yazıları
AY VAKTİ DERGİSİ, KASIM-ARALIK 2023/207. SAYI / Ay VaktiBocalamalar / Şeref Akbaba
Ötenazi / Ay Vakti
Olursa Sabah Her Şeye Rağmen / Yavuz Selim Yaylacı
Sarı / Bekletme beni / Yasemin Kuloğlu
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…