güneş gökyüzünü karanlıkla doyurunca bulutların sofrasında
çekip gider yağmur denizlerden aynasını eline alıp
tarar saçlarını gecenin dağlar bağırmak ister volkan olur sular çavlan
aslında gölge uykusudur ağaçların göller yorgun argın ırmakların
haralarda atlar büyür uzun koşulara gırtlaklarda nara nara ses
ölmek âşığın en büyük emeli tevhid meydanında ene’l-hak deyu
yaralanmak da öyle bakışlarıyla sevgilinin penceresi âh çiçekli
avcılar neden ceylanların peşinde anladım şimdi güzeller aynaların
yetimlerin feryadı önce arş’a yükselir sonra annelere ve yeryüzüne
anladım melek sesi bebek sesi kuş sesi kar sesi sesi hepsi hakk’ın
hepsi hakk’ın çatlayan tohum açan çiçek meyveye duran dal
ve günde beş kere minarelerden semaya kanat çırpan ezanlar