5 Mart 2023 Pazar günü akşam saatlerinde, Şeref Akbaba telefonla aradı. Selamlaşma ve hâl hatır sohbetinden sonra “İrezlük nedir?” diye sordu. Soruyu bekliyormuşum gibi hissettim, şaşırmadım, hemen anlatmaya başladım. Söylediğine göre Ay Vakti dergisi okurlarından kıymetli bir dostu telefonla arayıp kendisine bu soruyu yöneltmiş. Hemen anlatmaya başladım ama anlatırken zihnimde boşluklar oluştu, boşluklardan sorular sızdı. Onunla konuşurken, kelimenin peşinde iz sürmem gerektiğine karar verdim.
Mevzunun arka planında, Ay Vakti dergisinin Ocak-Şubat 2023 tarihli 202’nci sayısında yayımlanan Balkon Kentliler şiirim var. O şiirde “irezlük” kelimesi iki ayrı yerde geçiyor.
Şiirdeki irezlüklü ilk kısım şöyle: “Köylüydüm ben bir köylü çocuğu / Pabucu yarım diye çığırırken arkadaşlarım / İrezlükten kısık gözle bakardım.”
Şiirin bitişinde de irezlük var. O mısralar da şöyle: “Ben köylü çocuğuyum / Arkadaşlarımı irezlükte beklerdim / Şehirdekiler bilmez bunu.”
Sezai Karakoç’u tanıyanlar ve sevenler, onun modern şehirlere yönelik reddiye anlamındaki “balkon” şiirini bilirler. Şiir “Çocuk düşerse ölür çünkü balkon / Ölümün cesur körfezidir evlerde” diye başlıyor. “Balkon Kentliler” şiirimi, mezkûr şiire mukabele amacıyla yazdım.
Bu bilgilerden sonra irezlük kelimesinin izini birlikte sürebiliriz. Önce çocukluğuma ineyim, orada bulduklarıma sizi ortak edeyim.
Boyabat ve Saraydüzü çevresindeki ahşap köy evlerinin sofasından sokak veya avlu tarafına bakan bazı bölümler vardır. Bu bölümlerden ileriye doğru az çıkıntılı yere “çıkma” denir. Çıkma, cumbaya benzemektedir, bir anlamda köy evinin cumbasıdır. Çıkmalarda, klasik cumbadaki gibi kafes yoktur, genellikle açıktır.
Çıkmanın yanında, çıkıntısız ve ev hizasında olan açık pencereli geniş kısma ise irezlük derdik. Çıkma, bazen irezlük olarak da tanımlanmaktadır. Çocukluğumda, “İrezlükten bi bak” veya “Filan şeyi irezlükten atıver” gibi cümleleri duyardık.
Köylerin dönüşüm sürecinde, evlerdeki irezlükler azaldı, bazıları odalara dâhil edildi, yeni yapılan evlerde bu bölümlere pek yer verilmedi. Şimdilerde çok az evde irezlüğe rastlayabiliyoruz. Eskiden yöredeki bütün evlerin çatılarında bulunan kediliklere de nadiren rastlıyorum.
Yer yer ince işçiliklerin de yer aldığı ahşap irezlüklerin bir kısmı sadece pencere iken bazılarının arkasında sedir tarzı oturma yeri de bulunurdu. İrezlükten sokağa veya çevreye göz gezdirilebilir, atıklar oradan avluya veya kermeliğe atılır, komşularla irezlükten konuşulur, uzayıp giden gök yine oradan temaşa edilirdi. İrezlüğün önüne kurulan iplere veya tellere kuruması için çamaşırlar veya hava alması için ince kilimler de asılırdı. Güneşte kuruması için mısır, biber, patlıcan ile torba içinde tarhana otları asıldığı da olurdu. Bazı irezlüklerin önünde çiçeklikler de görmüştüm.
İrezlük kelimesinin izini sürerken, yerel sitelere ve derleme sözlüklere baktım. Nerdeyse hiçbir yerde rastlayamadım. Şöyle düşündüm: “İrezlük” kelimesi TDK Derleme Sözlüğünde de yer almadığına göre, ülke genelinde bilinen bir kelime değil. Durum böyle olunca önce kendi tahminlerimi masaya yatırdım.
İrezlük, rüzgârlık kelimesinden bozulmuş bir kelime olabilir. Bu yapı rüzgâr akışını da sağlamaktadır. Biliyorsunuz, r harfi ile başlayan kelimelerin başına genellikle i harfi ilave ederek kullanırız: İramazan, irecep, iradyo gibi. İrezlük, bazı yörelerde “çer çöp” anlamında kullanılan “irez” kelimesinin yapım ekiyle oluşturulmuş hâli de olabilir. Bu durumda irezlük, çer çöp atılan yer demektir. Evet, irezlüğün böyle bir işlevi de var.
Tahminlerimi gözden geçirdikten sonra ağabeyimi ve annemi aradım. Sonraki akşam ise köyümüzden seksen yaşlarındaki Mehmet amcayı (Karamehmet) aradım. Mehmet amca, kelimenin aslında “İleriden görme, evin hizasından ileriden bakma” anlamında “ileri yüzlük” olduğunu söyledi. Bu yeni farklı bilgi beni heyecanlandırdı.
Yöremize ait kelimelere vukufiyetini bildiğim hemşerim Meftun Dallı Beye de sordum. O da, Boyabat’ın Paşalıoğlu, Günpınar, Yeşilçam havalisindeki köylerde “ileri yüz” şeklinde kullanıldığını yazdı. Meftun Beyden gelen bilgi ile Karamehmet Amcadan gelen bilgiler örtüşüyordu. Üçüncü günün sonunda elimdeki ifadeler üçe çıktı: İrezlük, ileri yüz, ileri yüzlük. Belki de “irezlük” kelimesi, ileri yüz veya ileri yüzlük ifadelerinin günlük dildeki kısaltılmış hâlidir.
İrezlüğün izini sonraki gün tezlerde ve makalelerinde sürdürdüm. YÖK Tez Merkezindeki araştırmalarımda kelimeye rastlayamadım. Benim rastlayamayışım, olmadığı anlamına gelmiyor. Kelimenin, harf farklarıyla, farklı yazılımlarının olma ihtimali de var.
İrezlük kelimesinin peşinden giderken hızlıca baktığım makaleler ve tezlerden çok faydalandım. Makalelerden bazıları şunlar: Yusuf Çetin’in “Geleneksel Türk Evinde Cumba”, Oya Şenyurt’un “İnşa Kuralları, Mimari Algı ve Mekân Kullanımı Bağlamında Osmanlı Toplumunda Cumba – Şahnişin”, Gökben Ayhan’ın “Geleneksel Ula Evlerinde Çıkma”, Özge Baş ve Ümit Arpacıoğlu’nun “Orta Anadolu Köy Evlerinde İç Mekân Tongurlar Köyü Örneği”, Seyfi Başkan’ın “Geleneksel Doğu Karadeniz Evleri.”
Sonraki gün, sorumu, irezlüklü bir ev fotoğrafıyla birlikte Twitter’de paylaştım. Fotoğraftaki ev, köydeki komşumuzun, Fadime Halamın eviydi. Gelen cevapların arasında öne çıkanlar şunlardı: Cumba, köşk, çıkma, sofa, sundurma, ayvan, taka, tahtaboş, balgun.
Birkaç kişi de ilgili bölüme “antenlik” denildiğini yazdı. İrezlüğün dış tahtalarına antenler asılırdı. Bu ifadenin, 1970’lerden sonra kullanılan geçici bir tanımlama olabileceğini düşünüyorum.
Bu süreçte ilginç bir nostalji de yaşadım. Dijital bir grupta, irezlük kelimesini duyup duymadıklarını sordum. Uzun süre cevap gelmedi. Belli ki kelimeyi duyan yoktu. Sonra birisi, “Şurada geçiyor” diye bir ekran görüntüsü paylaştı. Okumaya başladım. “Ortadaki cumbaya benzer kısma çıkma, çıkmanın yanındaki açık pencereli kısma irezlük, çıkmanın diğer tarafındaki düz tahtalardan oluşan bölüme daraba, evin altındaki kirişlere ken, evi ayakta tutan kolonlara ise direk derdik” diye başlayan bir açıklama vardı. “İşte nihayet bir yerde bahsedilmiş” diye düşünürken, paylaşımın bana ait olduğunu fark ettim. Ekran görüntüsü alarak paylaşan arkadaşımız da bunun farkında değilmiş. 2019 yılında Instagram’da yaptığım bu paylaşım, irezlük ile ilgili, bu yazıdan önceki, tek paylaşım özelliğine sahip gibi gözüküyor.
Pazar akşamından Perşembe ikindi saatlerine kadar süren “irezlük” serüvenim böyle. Etimoloji ve folklor uzmanlarının yanı sıra köy evlerini çalışan mimarlar ve sanat tarihçilerinde detaylı bilgiler vardır muhtemelen. Vesile olduğu için Şeref Ağabey ve ona soruyu yönelten dostuna teşekkür ederim.
Evet, ne demiştik: “Ben köylü çocuğuyum / Arkadaşlarımı irezlükte beklerdim / Şehirdekiler bilmez bunu.” Gerçekten de şehirliler bilmiyorlar, köylüler de unutmaya başlamışlar
Bu Sayının Diğer Yazıları
“Nur Topu Günlerin Kanına Girdim” / Şeref AkbabaSeçme İradesi / Ay Vakti
Nefes / Züleyha Kayaoğlu Eker
Depremin Vebali / Semra Saraç
Sezai Karakoç’u Yazmak İsterken-III / Semra Saraç
Tümünü Göster
Gün Aşırı
- İlk Adım
25 Nis 2018
Allah’ın adıyla Şairin anlamlı beytiyle giriş yapmak istiyoruz: “Erişir menzili Devamını Oku…
Cuma Akşamı
- Bana Sevdamı Geri Ver
25 Nis 2018
Kim, neyi kaybettiyse onu arıyor. Kıymet arz eden ve kendi Devamını Oku…