Deprem Günlüğü

6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye, 11 ili kapsayan çok büyük iki deprem ile sarsıldı. Binalar yıkıldı ve birçok insan enkaz altında kaldı. Bu bize bir daha gösterdi ki hem tedbirsizlik hem ihmalkârlık söz konusu. Elli binden fazla insan hayatını kaybetti. Yüz binlerce insan yaralandı. Elbette ki doğal afet Allah’tan bunu kabul ediyorum; ancak tedbir alınmadığı için daha fazla insanın ölümüne neden oldu. O evler yapılırken çalınan malzemeler insanların hayatına mal oldu. Asrın felaketi diye adlandırılan deprem tüm dünyada yankı uyandırdı. Onca insan enkaz altında büyük bir sabır göstererek yaşamak için mücadele verirken, biz de uzakta çaresizliğin içinde kıvranıp durduk. Kimimiz elimizden geldiğince yardım konvoyları oluşturarak deprem bölgesine ulaştırdık. Kimimiz ise Afad’a gönüllüsü olup, bizzat arama kurtarma çalışmalarına katıldık. Elinden bir şey gelmeyenler dualarıyla, gözyaşı ile depremi yüreğinde hissetti. Depremi bizzat hepimiz içimizde yaşadık. Mevlâna diyor ki: “Dünyada biri üşüyorsa sen ısınamazsın.” Hepimiz enkaz altında kalanlarla beraber enkaz altında yaşamak için mücadele verdik. Birçok ülkeden ülkemize arama kurtarma ekibi geldi. Yardımlarını esirgemediler. Bu da gösterdi ki acının dili, dini, ırkı yok.

Doğup büyüdüğüm Malatya’da büyük depremin vurduğu şehirlerdendi. Deprem sonrası benim memleketimde de büyük yıkıntı oluştu. Tabiri câizse oturulacak tek bina kalmadı. Depremden sonra birçok insan günlerce dışarıda kaldı. Kış aylarıydı ve hava çok soğuktu. Günlerce ölüm korkusuyla dışarıda beklediler. O insanların arasında ailem de vardı. Ben, deprem olduğu gün Sakarya’da bulunuyordum. Deprem olduğunu haber alır almaz aileme ulaşmaya çalıştım. Sabah saat 4.17 olan ilk deprem sırasında ailem bulundukları binayı terk etmeyi başarmıştı. Günlerce dışarıda beklediler. Kar yağıyordu ve hava çok soğuktu.  Evden çıkarken üzerlerine mont almaya ve çorap giymeye dahi zamanları olmadığı için soğuğa karşı hazırlıksız yakalanmışlardı. Annem böbrek hastasıydı.  Depremden birkaç gün önce anjiyo olmuş, yoğun bakımdan yeni çıkmıştı. En çok ona bir şey olacak diye korkmuştum. O gün Malatya’da devlet hastanesinin yarısı yıkılmıştı ve annem hastane bahçesinde diyalize girdi.

Uzun süre dışarıda kalan insanlar soğuğa dayanamayıp sağlam binalara girdiğinde tekrar büyük bir deprem daha yaşadılar.  İnsanlar ikinci büyük depremin olacağını tahmin edemediler. İlk depremde hasar alan binalar ikinci büyük depreme dayanamayarak yıkıldı. Birçok insan enkaz altında kaldı. Dışarıya çıkmayı başarabilen insanlar soğukta günlerce kaldılar. Yakınları olanlar o soğuktan diğer illere götürülerek kurtarıldı. Gidemeyenler cami ve spor salonu gibi toplanma alanlarında beklediler; çadır ve konteynerlara yerleştirildiler. Ben de ailemi Sakarya’ya getirdim. Malatya’ya giderken yolda pek çok yardım konvoyu ve iş makinelerinin deprem bölgesine gittiğini gördüm. Tüm Türkiye tek yürek olmuştu. Depremzedelere yardım ulaştırmak için çabalıyordu.

Malatya’ya gittiğimde memleketimin yıkılan sokaklarını görünce yüreğim kan ağladı. Namaz kıldığım camiler yıkılmıştı. O camilerin halılarının üzerinde alnımın izi, taş yığınlarının altında kalmıştı. Çocukluğumun geçtiği sokaklarda yıkılmış anılarım enkaz altında kalmıştı. Malatya hayalet bir şehre dönüşmüş, sokaklarda insan kalmamıştı.

Birçok insan ailem gibi yaşadıkları yerleri terk edip başka şehirlere göç ediyordu. Binalar yeniden yapılacak, depremzedeler evlerine döndüklerinde artık onları bekleyen bambaşka bir şehir olacaktı. Canları sağdı Allah’a şükür, ama onların içinde yaşamaya dair ne kadar çok korku birikmişti. Artık en ufak bir sarsıntıda büyük korkular yaşayacaklardı.  Bu deprem onların içinde nice enkazlar bırakmıştı.  Gittikleri başka şehirler onlar için bambaşka bir diyar, bambaşka bir yaşam olacaktı. Çünkü memleketlerini isteyerek terk etmemişlerdi. Yıllarca yaşadıkları şehri bir deprem onlardan almıştı. Geldikleri yer onlara bir rüya gibi gelecekti. Onlar için hâlâ bu kâbus devam ediyordu.  Öğrenciler için çok daha zordu bu durum. Okullarından ayrılıp hiç bilmedikleri bir şehirde yeni arkadaşları ile eğitimlerine devam edeceklerdi. Geride bıraktıkları okullarını, arkadaşlarını ve öğretmenlerini özleyeceklerdi. Deprem herkesin içinde derin izler bırakmıştı. Birçok insan annesini, babasını, evladını ve sevdiklerini kaybetti.

 Kalemin nefesi vurunca satırlara, satırlar bile kanarmış. Bu acıyı kâğıt taşıyamıyorken yürekler nasıl taşısın?

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Muavenet / Şeref Akbaba
Büyük Acılar Dilsiz ve Sessizdir… / Ay Vakti
6 Şubat 2023 / Ali Yaşar Bolat
Yüzler / Şakir Kurtulmuş
6 Şubat 2023 Saat 4: 17 / Suat Tekin
Tümünü Göster