Özcan Ünlü’nün İki Kitabı: Besbelli Yalnızlık İle Ateş Güzeli

Özcan Ünlü, genç bir şair ve yazar. Hayatının baharında üretken bir insan. Henüz otuz üç yaşında bir genç olmasına rağmen dokuzuncu kitabını okuyucusuyla buluşturdu. Bazı insanların otuz üçünde ilk kitabının yayınlandığı düşünülürse -örneğin Hilmi Yavuz “Bakış Kuşu ” adlı ilk şiir kitabını otuz üç yaşında yayınlamıştır-ne kadar verimli olduğu kendiliğinden anlaşılacaktır.
Özcan Ünlü’nün iki kitabı aynı anda okuyucuya ulaştı. Bunlardan biri deneme diğeri şiir. Deneme kitabı “Besbelli Yalnızlık” adını taşıyor. Kitaba adını veren deneme, kitabın en güzel denemesi denebilir. Diğerleri,  ondan aşağı kalır anlamında söylenmiş bir söz olduğu düşünülsün diye söylenmemiştir. Her bir deneme şiir akıcılığıyla yazılmış, okuyana tat veren, ilginç dünyalara sürükleyen denemeler…
Bu kitap şiirle deneme karışımı bir üslupla yazılmış dense yanlış olmaz. Hatta bazı denemeler şiir formatında dizilmiş. Alışılmış deneme tarzının dışında bir kitap olduğu imajını veren “Besbelli Yalnızlık” on bir denemeden oluşuyor. Birey Yayınları’ndan çıkan kitap bir çırpıda okunacak güzellikte…
Diğer kitabı ise “Ateş Güzeli” adı verilen yine Birey Yayıncılık Yedi Harf dizisinden çıkan şiir kitabı. “Teslimiyet” ten sonra çıkan bu kitap, yirmi dört şiirden oluşmaktadır. Önceki şiirlerinden daha ayrı bir tat veren, “Güz Yorumcusu” ve “Sürekli Kanayan O İnce Yara” çok beğendiğim iki şiiri…İmgeler dünyasındaki serüvenine devam eden genç şair, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan ender şairlerden olmaya namzet kişidir.
“Neden susayım usta.Kırmızı bir gök yağıyor
üstüme
Dörtnala içiyorum rüzgarın soğumuş yaprakları
Göğsümdeki ateş düşüyor soyunmuş
dudaklarıma
Savurup atıyorum taflan yemiş çocukları,
alnımdan.
Yürü yürü çoğalıyor eylül denen yol,
Geçiyor eşiklerden yağmur kokulu saçlarıyla
iki sevgili
Ve birdenbire uçuruma düşüyor simyası
yalnızlığın…”
(Güz Yorumcusu)
“Nefesimin külünden yeni bir türkü yükseliyor
Fırtınalar dövüyor suskun dudaklarımı
Işığa açılan söğüt dallarından ay kokulu kelimeler
dökülüyor
Suyun ayak sesinde patlıyor üç aykırı kardelen…”
( Sürekli Kanayan O İnce Yara)

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Yaprak Dökümü ve Savaş Rüzgarları / Ay Vakti
Serencam / Şeref Akbaba
Mutmain Hüzün / Erol Erdoğan
İnanmışlık Var Oldukça / Hakan Özbek
Bu Sabah / Senai Demirci
Tümünü Göster