Hangi Kitabı Yakıyorsunuz ? 

Kur’an;
Oku! emriyle insanlığa gönderilen kitaptır.
İlk vahyin geldiği günden bugüne ve dünya hayatı boyunca tek harfi değişmemiş ve değişmeyecek olan kitaptır.
İradesi, zihni, kalbi, sosyal hayatıyla güzel ahlak timsali insan modelinin rehberidir.
İnananlara iyiliği, hakkı tavsiye eden, haddi aşmamasını ve çirkinliklerden sakınmasını emreden Furkandır.
Yalnızca Allah’a ibadetin, Peygamberimizin örnekliğinin, ibadetlerin ve mümin vasıflarının anlatıldığı kitaptır Kur’an. Servetin belli ellerde dolaşmaması gerektiğini, onda yetimin, yoksulun, yolda kalmışların da hakkı olduğunu beyan edendir.
‘O, kendinden önceki ilâhî kitapları doğrulayan, Allah’ın hükümlerini açıklayan, kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan ve Âlemlerin Rabbinden gelen kitaptır.’ ‘ İnsanlara hidâyet rehberi olup onlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayıran kitaptır.’

Kur’an her yönüyle mübarek kitabımızdır. Kur’an’ın üzerine yazılmış olması sebebiyle kağıt bizim coğrafyamızda saygı duyulan bir nesnedir. Eskimiş ve yıpranmış Kur’an sayfaları çöpe atılmaz, korunaklı bir yere kaldırılır veya imha edilir. Her Müslümanın evinde en az bir mushaf bulunur. Evin en mutena yerinde muhafaza edilir. Ona abdestsiz dokunmaz mümin. İslam medeniyetinin ruhudur, mimarıdır. Tartışmasız en yüce kitabımızdır O.

Lakin, Onu anlamak istemeyenler, gözü görmeyen, kulağı işitmeyen, kalbi mühürlüler ne yapıyor şu merhametin damarlardan boşalıp ziyan olduğu çağda!
Dünya hayatının fesada uğramaması ve insanın özünü muhafaza etmesi için kurtuluşun yegâne rehberi olan Mushaf-ı Şerifi yakıyorlar.
Kur’an düşmanlığı yapıyorlar, İslam düşmanlığı yapıyorlar. .
Kitap yakmanın mazide kaldığı anlayışı beyhude.
Kitap yakılan bir çağda yaşıyoruz.
Kitap yakanlara karşı insan hakları ve özgürlük tellallarının nutuk attığı bir çağda oluyor bunlar. Şaşırıyor muyuz, maalesef hayır.
Tarihin kara sayfalarında çoktur kitap ve kütüphane yakmalar. Çin, Endülüs, Kahire, Şam, Rey, Bağdat ilk akla gelenler. Daha yakın zamanlarda ise Nazi Almanyası, faşist İtalya ve Stalinist Rusya’nın yaptıkları Moğol vahşetini aratmayacak cinsten.
Dün kütüphaneleri, kitapları yakanları kınayan, ilk ve Orta Çağ vahşeti olarak görenler, bugün duvarın arkasına saklanarak piyonları sahneye sürüyor, dünyanın en çok okunan kitabını yaktırıyor, ifade özgürlüğü diye günü kurtarmak adına utanmadan açıklamalar yapıyorlar. Zorbaların, işgalcilerin, insanlığın aydınlanmasını istemeyenlerin özelliklerinden biri değil midir kütüphaneleri yakmak.
Barbarlar eskiden olduğu gibi kinlerini kusmak, haçlı zihniyetinin gereğini yapmak, zihin ve gönül dünyasını tahrip ettikleri insanlığın İslam’a yönelişini engellemek için hareketlerine ivme verdiler. Ülkemizi merkeze alarak, yeni bir gücün yükselmesini ve barışa hasret yeni bir dünyanın kurulmasını hazmedemedikleri için her yönden saldırıyor, müminlerin kitabını yakıyorlar. Yakın zamanlarda da İslam Peygamberini karikatürle küçük düşürme zilletine yönelmişler, Müslümanların tepkisiyle karşılaşmalarına rağmen iğrenç tavırlarını sergilemeye devam etmişlerdi.
Kendi içinde insan ve inanç bunalımıyla boğuşan, kiliselerinin satılığa çıktığı ya da boşaldığı bir süreci yaşayan batılılar, esasen özellikle kendi coğrafyalarında İslam dininin hızla yayılmasını hazmedemiyor. Buhrandaki bu acınası insanın arayışları sürüyor; oysa gözlerini kapamasa gideceği adres hemen önünde duruyor.

Batılılar, yani batıldan yana tercih kullananlar durmayacak.
Mümin ise feraset sahibidir. Karşı taraftan gelecek her tür taarruza karşı birey, toplum ve İslam dünyası olarak dik durmasını bilecektir.
Bu tür provokasyonlara karşı her zaman olduğu gibi çok yönlü tepkisini ortaya koyacak, aranan insan olma özelliğini muhafaza edecektir.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Hangi Kitabı Yakıyorsunuz ?  / Şeref Akbaba
Deprem… / Ay Vakti
Taşlar Taş Üstündeyken / Yavuz Selim Yaylacı
Fahri TUNA’nın Gönlünden Kırklanmış Portreler... / Süheyla Karaca Hanönü
Sezai KARAKOÇ’u Yazmak İsterken – II / Semra Saraç
Tümünü Göster