bulut özleyince yağmurlanır gözler yaş güller şebnem
dur rüzgâr götürsün kokunu gurbete hüznile yedi kat sarıp
insin göğün kucağından karanlık sıra dağların omzuna basıp
atı var biliyorum hasretinin nalları kapı kapı beklemekten
çırpsın bakışlarını dalgalı denizler tutsun balıkçılar bir
üşüsün biraz da eskimoları hatırlasın sibirya soğuklarını
gitsin elleme kuşlar var orada kanatlarında meltem
görsün rüyalarına giren dervişleri göğsünde zikr-i erre
ihtiyarlık başaşağı bir yokuştur biliyorsun ayakları kırık
ölümün kokusu da en çok gassalların ellerine sinmiştir
beyazlık kar yağınca sevinen çocukların gülüşlerine
ve umut sevdiğini bekleyen âşıkların kanlı gözlerine