Hayatın Taze Perşembeleri  

Dudaklarımı ısırıyorum seni görünce
Kan revân içinde bulutlar kadar
Gülüşün, uykusuzluğun ilacı
Yıllanıyoruz altında bir dutun
Üflediğim yaralarına bağırıyorum,
Bir sessizlik, bir ıslık gibi neredeyse
Vâdisinde kayboluyorum ruhunun

Dudaklarımı ısırıyorum, perşembe günleri
Çekmecelerine dolduruyorum hayatın
Oyma kaleler, kumdan tenine dayanınca
Karşı dağların karı eriyor artık sesimde
Sütlü incirler, serin yayla havalarına
Taşıyor içimin yangınını ve dudaklarında
Harflerin fısıltısını duyuyorum perşembeleri

Dudaklarımı ısırıyorum, ıslık çalamayan
Kavalsız çobanlar taşlıyor gülüşündeki nehirleri
Bir şair, birkaç şiir, kırmızıya dayanan
Yankılanıyorum kulaklarında öylece
Karşı dağların karı eriyor artık içimde
Kelimelerde heceleri, hecelerde sesleri;
Harflerin fısıltısını duyuyorum perşembeleri

Dudaklarımı ısırıyorum, kan yürüyor perşembeleri
Yanaklarına bir çocuğun, sen geçerken
Bir salıncak içimde, eteklerinde nar çiçekleri
Uykusunu bölüyorum gecenin içinde akıyorken
-kara nehirlerin sonbaharı, bir bir ayırıyor beni
Bırakıp harfleri yer altı sularının karanlığına
Harflerin fısıltısını duyuyorum perşembeleri

Dudaklarım, sözcüklerin kahraman süreyyası
Eriyecekken kılıçlarımda mumun kaleleri
Çatlayan atların alnından boşalan haykırışımı
Taşıyacak avuçlarına taptaze bir kınaçiçeği
Dudaklarımı ısırıyorum, kararan dudaklarımı
Aşka açılan kapılarından geçerken zamanın
Daha da büyüteceğim sana ayrılmış inzivâmı.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Mevlânâ Ne’miz Olur / Enes Güllü
Heveskar / Şeref Akbaba
Nuri Pakdil “Çiçeklerden Bir Bazuka” / Suat Savur
Doç. Dr. Salih Uçak ile Söyleşi / Ali Yaşar Bolat
Erzurum Şehrine Sevdalı Ağabey / Selami Şimşek
Tümünü Göster