a.
Şöyle: gördüğüm her şeyi unutuyorum, akan kan dışında!
Kusurlarıma şimdilik göz yumuyorum, af ola!
Konukları sofraya buyur ettikten sonra kalkıp
Tuz zamanı ibaresini yerleştiriyorum okul kitaplarına; yakışıyor
Bütün depoları hazırlıyorum, tuz için gerekli çünkü bu!
Ciddi mesajlar iletiyorum dünyayı yönetenlere tuz hakkında.
Bunları söyledim ve sustum, sonra odaları tütsüledim
Örttüm örtülmesi gerekenleri, töreni beklemedim
Çıktım çıkılması gerekenleri; konu komşu hep dışarıda
Korkulacak bir durum yoktu; hamdolsun
Suda yürüsem batmayacak, ateşlerde yürüsem yanmayacak
Gibi her şeye hazırdım işte o an:
Üç gün üç gece durdum bu minval üzre sularda
Üç gün üç gece yattım ateşlerde tuz aşkına!
b.
Kazanmak için tuz getiriyoruz sofraya; bu daha da yakışıyor!
Bunu her gün yapıyor ve kazanıyoruz; çok şükür
Bir köşede fesleğenler, diğer köşede kendimiz ve kedilerimiz
Masamdaysa çocuklar için ayırdığım tuz masalı kitapları
Şehri canlı tutmanın yolunu biliyoruz artık; herkese merhaba!
Merhabalarla başlıyoruz güne her sabah
Nüfusumuz çoğalırsa diye tuz ticaretine başlıyoruz hemen
Zemheri soğukları biter bitmez denizlerden gemiler kiralıyoruz
Günler böyle böyle geçti, mevsimler döndü, biz dönmedik
Dilden dile dolaşıp durduk meridyenler arasında hiç yorulmadan
Giderek çoğaldık, giderek yaşlandık; gidilecek yolumuz yoktu artık
Gördüğümüz her şeyi unutsak da akan kan durmuyordu; ne acı!
c.
Tuzu tuzla tartar olduk; tuz alıp tuz satıyoruz şimdi çarşı pazar yollarda
Şehri sabah akşam tuzla donatıyoruz boydan boya:
Tuz evleri, tuz okulları, tuz yarışları filan, neylersiniz
En iyisi biz bu şiiri bitirelim artık bu noktada ey okuyucu!
Tuza dair bir kusur işlediysek; af ola!