Nasibindir Tutsaklağım

Mihr-i Rahşanım, beni
Ateş gemisinin güvertesinde
Bulacaksın; yüreğimde bin yara
Tayfasıydım, meydan okuyup durdum
Münkir korsanlara, kadırgalara

Son dünya savaşından
Kalma paslı bir kurşun
Alı koydu yıllar yılı kalbimi
Suları Medine kokan denizin
Esrarını öğretti dalgalara
Sumatra’da bir balığın karnında
Hüküm giydim; kelepçelendi ruhum
Sahilde bir sabah uyandığımda
Yanımda antika bir tahta bavul
Üzerinde deniz kabuklarıyla
Bir yazı: Maziyi topla yeniden
Bir rüya: Bavula doldur ömrünü
Yürü, güneş son kez batmadan önce
Umut tünelinden karanlıklara

Mihr-i Rahşanım, bir gün ansızın
Bir aynaya bırak ve gel yüzünü
Ellerinin izi düşsün kumlara
Dışından uzaklaş, içinden çekil
Dönmezsem rüzgârla konuş her akşam
Beni ateş gemisinin hû çeken
Yüreğinde bulacaksın; sessizce
Ayağa kalk, haykır dağlara doğru
Hasbunallahu ve ni’mel vekîl

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

BİR-İKİ ERZURUM –II- / Şeref Akbaba
Kutlu Telaş / Mehmet Aksu
Aşkın Gölgesinde Dile Gelenler / İsmail Bingöl
Aforizmalar / Naz
Perde ve Hakikat : Sinema Felsefesi / Abdullah Ömer Yavuz
Tümünü Göster