Yaz gelince kışları özleyen gönlüm. Kış yine gelecek, yağmur yüzümüze yine değecek. Saçlarımız, bir sevgiliye kavuşur gibi yeniden ıslanacak körkütük. Kömür kokan evlerin huzuru sokaklara yeniden yayılacak.
Ama bilesin ki her mevsim, bir eksik yaşamaktır içimizde.
Bir yanımız zemheriyle dost, diğer yanımız güneşe koşar, Mecnun olur adı.
Hazan, en nahif yanlarımızın özlemidir hiç geçmeyen.
Bahar, her mevsime bizi taşıyan Anka’mızdır, tüm mevsimlere inat.
Dört mevsim yetmez ruhumuzu teskine, ne yapsak da boş hasılı.
Saatler ve yıllar elde kalan tek ganimettir efsunlu sandıklarda saklanan. Sokaklarda bir başına düşe kalka yürüyen bir sarhoştur saatler.
Gün ışığı kurtarır sanırız bizi gecenin esaretinden.
Oysa gece,var olduğumuzu ve ben olduğumuzu fark ettiğimiz tek anımızdır. Lambalar sönünce tüm lambalar yeniden yanar içimizde. Yastıklar alır başımızın tüm ağırlığını bize sormadan cömertçe. Yorganımız, eksik gelse de en asil sığınağımızdır o, insanlardan kaçarken yakalandığımız.
Hangi mevsime ulaşsa tenimiz, bir diğerine hasret ne yapsak da. Hangi saat çalsa, geçmiş ve geleceğin tam orta yerindeyiz yine.
Yıllar, dış dünyanın bir çivi yarası gibi asılı durur duvarda.
Kalbimiz mi? En mahrem yanlarımızın tek itibarıdır o.. Hiçbir savaşın mağlup edemediği, bir kişiden başka kimsenin esir alamadığı yiğit savaşçı.
Yere göğe sığmayan ama yerleri ve gökleri içinde taşıyandır, Kalbimizidir o..