aşk ırmakları mı kurudu, sevda kentlerinde
incitilmiş bahçelerin içinden geçip geçip
ellerinin arasında mı tutuyorsun yaşamı
toprak niyetiyle yüreğimde ezip ezip
ve saatler, içimdeki işlemeyen zamanı,
bir koşu, bir nefes, bir el senin; verip verip
dirsek teması yalnızlıklara çoğalmalarımızı
ağızlardaki nefret, eskimiş kadın seslerine yitip
sararmış yenilgilere çağırır, şehrin sokaklarını
göçüğüne gizlenen yankının alevine direnip
bir merakın ardı sıra, uykusuz kâğıt tüccarlarını
ürkütür kuytusunda bir hallacın acısını dindirip
nihayet karışır kalabalıklara çekerek içimizden;
çürümüş su misali taşır gözlerini yeryüzüne indirip.