İnsan lifleri dökülüyor soyağacından
Soydukça dünyanın kabuğunu
Elbet bağrında açan gül de kurur
Raylar gibi uzar yalnızlığı insanın
Ölümü beklemez ki diyaliz makinesi
Oysa ölüm astarıdır yaşamanın
Bundandır yüzünün pahalıya gelmesi
Gündüz Avşar gece Urum bir bozlak
Aşka dayanıksız bu çelimsiz yaz
Yağmur yok ama kanatların hep ıslak
Biraz Gürcü biraz Boşnak
Dokunduğun her çiçek
Cürmü meşhut faili meçhul
İçten içe seni öldürecek
Kayıp fotoğraflar yüklü aynalarda
Yükün dilsiz olacak dedi
Bir uzun yol şoförü
Geçti yeniyetme gençliğin
Öptükçe çiçekler eteğinden ay ışığında
Söndü gökyüzünde yılkıya saldığın yıldızlar
Yalnız sevdiğin midir servi diplerine gömdüğün
Devriyeler gibi bastıkça dalları tomurcuklar
Yağmuru iliştirdin gömleğinin yakasına
Bir de besmele kokan ellerini
İyi ki kimse bilmiyor
Kalbinin o en eski söküklerini