Adem Özbay İle Söyleşi

Adem Özbay’la “Sevgililer Sevgilisine” Üzerine

Adem Özbay çok çeşitli çalışmaları ile gündeme gelen bir isim. Bu çok çeşitliliği nasıl gerçekleştiriyorsun?

Çeşitlilikten kastın edebi ürünler anlamında ise, doğrusu şu an sadece öykü üzerine çalışıyorum. Şiiri tamamen sonlandırdım. Yayınladığım denemeler ise öykü öncesi ve sonrası eskiz çalışmalarımdan kalanlar. Ben bilgi teknolojileri alanında ise uzun yıllardır uğraşmaktayım. Dokuz kitaplık dizi doğal bir birikimin ürünüydü. Dergi ve gazete çalışmaları ise artık bağışıklık yaptı. Olmadan olmuyor. Antolojiler ise yine köşeye ayırdığım ürünleri bir araya getirmekle oluşuyor. Değişik ve beni yoran çalışmalar ise VCD belgeseller. En son II. Abdülhamit Han’la ilgili bir çalışmayı bitirdik. Ama yorulmamıza değdi. Hal böyle olunca dediğin çeşitlilik oluyor ama, şikayetçi değilim. Bizler üretmediğimiz için kaybettik. Şimdi ben, yıllardır gevezelik yaparak kuşakları slogan canavarı haline getirenlerden intikam alıyorum ve heba olan yılların kefaretini ödemeye çalışıyorum. İnşallah birkaç yıl içinde onlarca projeyi hayata geçireceğiz. Tabi hemen şunu söyleyeyim: Bunları gerçekleştirirken yanımda hep üretken arkadaşlarım oluyor.  Onların hakkını ödemem mümkün değil.

Gelelim Sevgililer Sevgilisi’ne. Neden Sevgililer Sevgilisi’ni hazırlama ihtiyacı hissettin?

Hepimizin malumu ki bizler çağlar içindeki en acımasız ve en acılı bir çağda geldik dünyaya. Gelişimizle birlikte gözlerimizi açar açmaz acıların, gözyaşlarının, hüzünlerin ve ayrılıkların içinde bulduk kendimizi. Geride bırakılan yüzyıllar içinde kah Kızılderili kah siyahlar bu imtihandan geçirilmiş ve geride birer tükeniş hikayesi bırakmışlardı. Şimdilerde ise topyekun bir İslam topluluğu, iki milyara yakın insan, alçaklığın en adi örnekleri içerisinde kan ve irin deryasında yaşamak zorunda bırakıldı. Coğrafyamızın dört bir yanında hıçkırıklar ve çığlıklar yükselirken çaprazlama dört taraflarından ise lüks, eğlenceye safahat sesleri yükseliyor. Hal böyle olunca başımızı ne tarafa çevirsek yüreğimizi dağlayıp geçen manzaralar ile karşılaştık.İşte tıpkı böylesine bir manzara içerisinde 1476 yıl önce dünyaya teşrif etmiş birisi, cahiliye toplumlarına yeniden “insan” olduklarını hatırlatmış ve 10 yıl gibi bir sürede kızlarını diri diri toprağa gömen, eşlerini içki sofralarında başkalarına sunan insanları; karıncalar ve böcekleri ezmeyelim diye ayaklarına zil bağlayan insanlar haline getirmiştir. O insanlığın görmediği ve bir daha hiç göremeyeceği insanlığın iftihar tablosu Hz. Muhammed’dir. Biz Sevgililer Sevgilisini hazırlarken insanoğluna bunu bir kez daha hatırlatmak istedik. Tüm bu mahvolmuşlukların tek bir ismin ilkeleri ve sunduğu hayat nizamıyla hallolabileceğini söylemek istedik.

Peki, neden şiir? Makale,deneme ya da siyer çalışmaları değil?

Hz. Peygamber hiçbir misafirine Kaside-i Bürde şairine yaptığı gibi hırkasını çıkartıp giydirmemiştir. Yine bütün savaşlarda önce şairi Hassan bin Sabit’i önden sürer, O’nun karşı tarafın şairleriyle münazaraya girmesini isterdi. Hassan bin Sabit’in şiiriyle başlayan hiçbir savaş kaybedilmemiştir. Bunları şunun için söylüyorum şiir toplum hayatından en etkisiz olduğu bir zamanda bile inanılmaz bir aksiyonerliği barındırır içinde. Bakınız İslam düşüncesinin nesillere aktarılması genellikle şairler yoluyla olmuştur. Bizim son elli yılımıza damga vuranlar yine şairlerdir: Necip Fazıl, Akif İnan, Sezai Karakoç, İsmet Özel… Bunlar hem şair hem birer aydın ve çağının dertlerine omuz vermiş birer fikir ve aksiyon adamları.
Kabul edersiniz ya da etmezsiniz. Şiir işte böylesini önemli bir yerde durmaktadır. Bizde; yeryüzünün ve insanlığın Hz. Peygambere olan ihtiyacını, hasretini, muhabbetini en iyi şairlerin dile getirdiğini düşündük. Ve dünyanın dört bir yanından O’na yazılmış şiirleri naatları bir araya getirdik. Müslümanlar kadar iman edip etmediklerini bilmediğimiz bir çok dünya şairinden de örnekler sunduk. Okudukça görülecektir ki şairlerin her biri O’nun bir başka portresini çizmekte ve O’nun reçetelerini sunmakta. Nasıl ki var edenimiz her seslenişimizi duyuyor, her duamıza karşılık veriyorsa; bu naatlarla da Hz. Peygamber’e selam ediyoruz. Yüreği kıpır kıpır binlerle O’na merhaba diyoruz. Buradayız Efendim; yani aşkında ve sevdandayız demek istiyoruz. Eminiz ki bizleri duyuyor ve gül yanağına yayılan bir tebessümle mukabelede bulunuyor bizlere. İnanıyoruz ve gülümsüyoruz.

Bu sette hem kitap hem kaset hem cd ve vcd var. Peki, içerlerinde ne var?

Büyük boy, 256 renkli sayfa olarak hazırlanan kitapta dünyanın bir çok yerinden ve ülkemizden yüzlerce seçkin şairin Hz. Peygamber’e yazmış olduğu naatlar bir araya toplandı.Kitabın başında da Mustafa Necati Bursalı ve Mustafa Özçelik’in eser için kaleme aldıkları aynca Sezai Karakoç, Ömer Baykar ile Hasan Ali Kasır’dan alıntılanan oldukça kıymetli yazılar okurunu selamlıyor.
Ghothe, Rilke, Muhammed İkbal gibi dünyanın ünlü şairlerinin yanında Fuzuli’den Şeyh Galip’e, Erzurumlu İbrahim Hakkı’dan Mustafa Necati Bursalıya, Asaf Halet Çelebi’den Cahit Zarifoğlu’na, Necip Fazıl’dan Sezai Karakoç’a, İsmet Özel’den Turgut Uyar’a oldukça geniş bir perspektiften şairlerin şiirleri kitapta yer almakta. Kitapta ayrıca genç kuşağın temsilcileri de önemli bir yer tutuyor. Halen şiirimize can veren kuşağın kitapta oldukça çok yer tutması bizim için gerçekten kıvanç verici bir durum oldu.Kitapta onlarca şairin ilk kez yayınlanan naatları yer almakta. Arif Nihat Asya’nın naatını hepimiz bilmekteyiz fakat, Asaf Halet Çelebi, Faruk Nafiz Çamlıbel, Yavuz Bülent Bakiler, Hilmi Yavuz, Turgut Uyar gibi zirve isimlerin naatlarını pek bilmeyiz. İşte bu isimlerin şiirleri diğer isimlerle birlikte bu eserle gün yüzüne çıkmış oldu. Bu da eseri değerli kılan ayrı bir yönü oldu.

Görsel olarak da ilginç bir tasarıma sahip kitap. Aynca resim zenginliği olarak da.

Evet. Kitabın her sayfasını süsleyen güllerden hariç, sayfalar arasında üç yüze yakın resim yer almakta. Hz. Peygamber’in hayatını geçirdiği coğrafyanın, mübarek mezarlarının, dostlarının, kutsal emanetlerinin yer aldığı bu resimler başlı başlına bir arşiv. Kitabın sonuna eklenmiş olan 20 sayfalık Hz. Peygamber Albümü’nde ise doğumdan vefatına kadar O’nun hayatından önemli ve anlamlı olan kareler var: Hira, Akabe, Uhud, Mekke, Medine…Kitabın kapağı ise altın yaldız baskısı, özel gül kabartması ile gerçekten zahmetli oldu bizim için. Ama tabi ki Efendimiz için ne yapsak az. Ama bu kitabı bizce başlı başına bir şaheser yapan özelliklerinden biri de tamamen özel gül esansı ile basılmış olması. Ülkemizde ilk kez gerçekleştirilen bir teknikle yapılan baskıyla sayfalar arasında Hz. Peygamber’e yazılmış şiirlerle ve O’nu hatırlatan resimlerle faklı anlamlara ve dünyalara yelken açarken gül kokularıyla O’nun gül nefesini yanı başımızda hissedelim istedik.

Albümlerde neler var? Oldukça kalabalık bir ekip olduğunu okuyoruz kapaklarından.

Evet. Kitabı kadar albümü de önemli bir çalışma olan Sevgililer Sevgilisine kaset, cd ve vcd’sinde de birçok ilki ve anlamı bir arada buluşturduk. Erdem Bayazıt, Mustafa Necati Bursalı, Ferman Karaçam, Recep Garip, Özcan Ünlü, A. Baki Kömür, Abdullah Ak, Nurdal Durmuş, Yakup Ziya Genç ve İbrahim Tenekeci kendi şiirlerini seslendirirlerken, Dursun Ali Erzincanlı, Hayri Küçükdeniz, Selahattin Kocaarslan, Kahraman Tazeoğlu, Osman Nalbant gibi usta yorumcular da çeşitli naatları yorumladılar. Bunların arasından Cahit Zarifoğlu, Asaf Halet Çelebi, Şeref Akbaba, Fatma Çolak gibi şairlerimizin şiirleri var. Albümde yer alan Ömer Karaoğlu, Taner Yüncüoğlu ve Gülün Çağrısı Topluluğu’nun müzikleri ve sesleri, esere ayrı bir anlam katarken, geçtiğimiz yıllarda aramızdan ayrılan usta şair M.Akif İnan’ın vefatından önce seslendirdiği şiirleri de ilk kez bu albümde sevenleriylebuluştu. Bu bizi çok sevindiren bir vuslat oldu diyebilirim. Çok özel görüntülerle hazırlanan vcd’si ise yine alanında ilk olarak hazırlanmış bir çalışma olarak izleyicilerle buluşuyor. VCD tam bir Hz. Peygamber belgeseli…Bunları özel bir kutuda sunuyoruz.Yanında da gül şeklinde bir kokuda koyarak. Diyebilirim ki, en az benim kadar eline alan herkes heyecanlanacak ve uzun süre bu eserle olan dostluğunu bitirmeyecek.

Hedeflediğin ve arzuladığın sonuca ulaştı mı peki proje?

Kesinlikle evet. Bir kere bizlerinde istedik mi çok kaliteli işler yapabileceğini göstermiş olduk. Seti eline alan herkes bunu söyledi. Hemen belirteyim ki, hiçbir masraftan kaçmayan ve eseri neredeyse maliyetine piyasaya sunan Semerkand’a gerçekten büyük bir teşekkür etmem lazım.Oradaki Feyzullah Akben,Osman Nalbant,Ahmet Kasım Fidan, Hüseyin Ay ve Ahmet Cantez başta olmak üzere tüm ekip var güçleri ile bu proje için çalıştılar.Emin olunuz daha önce yaptıkları yayın programlarını bile baştan sona değiştirdiler ve bu eseri ortaya koyabilmek için tüm mesailerimizi birleştirdik. Tekrar şükranlar.Yaparken ortak bir amacımız vardı.Belki bizi böylesine saran ve elimizden ne geliyorsa yapabilmek için canla başla bizi çalıştıran ;O’nun gül yanağında yayılan bir tek tebessümüne muhatap olabilmek. O en canhıraş günde O’nun şefaatine nail olabilmek. Eğer O’nu sevindirebilmişsek, yeryüzünden O’na bir selam gönderebilmişsek, O’nu çok seven ne kadar çok insan olduğunu gösterebilmişsek ne mutlu bize… Her şey O’nun ve sevgisi için.

Gelecekte neler var?

İnşallah benzer bir tarzda münacat ve Esma-ül Hüsna çalışmam var. Kısmet olursa onları da Ramazan’a kadar bitirmeyi hedefliyorum. Ramazan da ayrıca Ramazan Ansiklopedisi sonrasında da Kırk Şairden Kırk Hadis çalışması yapacağız. Aynca Türk Şiiri ve Türk Hikayesi hikâye CD-ROM ları da hazırlamaktayız. Benim de bir şiir ve bir kitabım yayına hazırlanmakta. Nasipse eylülde onlarda dostlarla buluşacak.Vuslat Dergisi de bildiği güzel yolda yolculuğunu sürdürüyor.
Ama şunu söyleyeyim ki şu an sadece Sevgililer Sevgilisi ile meşgulüm. İlaveli ve genişletilmiş yeni baskısını yayına hazırlamaktayız. Sezonla birlikte inşallah onu da tekrar Peygamber Âşıklarıyla buluşturacağız. Ben sizler vasıtasıyla projemize destek veren yayınevimize, şair dostlara, sanatçı dostlarıma, basın mensubu arkadaşlarıma tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim hepimize havuzun başından O’nunla birlikte bu şiirleri söylemeyi ve dinlemeyi nasip etsin.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Dördüncü Cemre / Özcan Ünlü
Kor / M. Ali Garip
Al Karısı / Ay Vakti
Ölüler Şarkı Söylemez / Nurettin Durman
Dolunay Zamanı / Şeref Akbaba
Tümünü Göster