Gönülden Mekâna Bir Yolculuk…
Şehirler de aslında insanlar gibidir. Kendilerine has ruhları ve bu ruhtan esinlenen duruşları vardır. Nasıl ki insanoğlu doğar, büyür, yaşar ve ölürse, şehirlerde zamanla taşıdıkları ruhtan sıyrılıp farklı bir görünüme bürünürler. Şehirlerin kimi doğasıyla, kimi deniziyle, kimi rüzgârıyla, kimi de renkleriyle insanoğluna bin bir çeşit haz verir. Hepsinin ayrı bir güzelliği ve kendine özgü bir özelliği vardır. Bazen hiç tahmin etmediğiniz bir dönemde veya hiç beklemediğiniz bir anda bulursunuz kendinizi bu şehirlerde. Ya çok hoşlanır ayrılmak istemezsiniz ya da geldiğinize pişman olup kaçmanın yollarını ararsınız.
Erzurum’a dair hatıraların bir araya getirildiği iki ciltlik bu eser, altmış bir yazarın en samimi duygularıyla kaleme aldığı yazılardan meydana getirilmiştir. On iki bölümden oluşan kitabın I. cildi, altı bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde genel manasıyla, Erzurum’un önemi, yazarların bakış açısıyla ele alınmıştır. Atatürk Üniversitesi’nin ilk yılları, bu yıllarda görev yapan önemli isimler, çarşılar, pazarlar, hanlar, hamamlar, caddeler, sokaklar, camiler, medreseler, kitapevleri, eğitim kurumları, oteller, sohbet mekânları, o günlere tanık olan yazarların gönül penceresinden anlatılmıştır.
Kitabın yine bu cildinde, geçmişte var olan; ama bugün yalnızca hatıralarda yaşatılan birtakım değerler, okuyucunun hafızasında veya hayal dünyasında canlandırılmaya çalışılmıştır. Erzurum sazlığının ve bu sazlıkta yaşayan kuşların şehre kattığı güzelliğe tanık olurken; hıçkırıkların ve gözyaşlarının boğaza düğümlendiği, aşkların ve sevdaların gökyüzüne fısıldaşıldığı, ayıpların ve kusurların özenle örtüldüğü toprak damlarda (bacalarda) gezinecek; bu şehirde, meyve-sebze yetişmez düşüncesine sahip olanlara inat, ağacından meyvelerin, bağından sebzelerin eksik olmadığı bahçelerde dolaşacak ve Erzurum’un eşref vakitlerini yüreğinizde hissedeceksiniz.
Kitabın sayfalarını açarken bir anda kendinizi kırk yıl öncesinin mahalle aralarında bulacaksınız. Murat Paşa Mahallesi’nden koşar adımlarla Kavak Mahallesi’ne ulaşacak ve en sevdiğiniz arkadaşınızla elma şekerlerinizi paylaşacaksınız. Kırkçeşme’den yokuş aşağı kayarken kendinizi ıpıslak bir şekilde Sanayi Mahallesi’nde bulacaksınız. Ve uzaklardan, Cinis’ten, ufacık bir çocuğun, yumuşak bir ses tonuyla Kur’an ayetlerini kulağınıza fısıldadığını duyacaksınız. Uzunyayla’dan, şehrin ışıklarını hayranlıkla seyreden ve Erzurum’a gideceği günün gecesinde, gözüne uyku girmeyen minik bir yüreğin şehir özlemine tanıklık edeceksiniz.
Kitabın II. cildi de yine altı bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde de gönül ateşiyle kavrulmuş yüreklerin, dinmek bilmeyen özlemleriyle iç çekeceksiniz. Yaşanmışlıkları ve hatıraları okudukça hüzünlenecek, her hüznün neticesinde sayısız gözyaşları akıtacaksınız. Âşık olduğunuz insanı düşlerken, bir kar tanesinin ürpertisini yüreğinizin derinliklerinde hissedeceksiniz. Ve buzlardan oluşturduğunuz bu rüya şehrinde, ömrünüzün baharını yeniden yeşerteceksiniz.
İkinci cildin bölümlerini okurken ufacık bir kız çocuğunun öğretmen olmak için yaptığı fedakârlıklara tanıklık edeceksiniz. Ardından Erzurum’un köy odalarına konuk olacak, pazarcı tezgâhlarında soluklanacak ve şehrin manevi atmosferinde yıkanacaksınız. Bir şehirde kurulan dostlukları ve umutları, iç çekerek yeniden hatırlamaya çalışacaksınız. Ve kadim şehrin fedakâr insanlarını hayırla yâd ederken bir kez daha bu şehirde doğmanın ve bu şehirde yaşamanın ayrıcalığını ruhen ve bedenen hissedeceksiniz.
“Hatırlardaki Erzurum I-II” kitabı, iki yıla yakın bir sürede meydana getirildi. Dünyanın yaşamış olduğu pandemi süreci, her ne kadar bu süreyi uzatsa da sabır ve istekle bu süreç atlatılmaya çalışıldı ve sonunda sabır tezgâhında ilmik ilmik dokunan bir eser, meydana getirilmiş oldu. Şehrimize ve okuyuculara hayırlı olmasını diliyoruz.
[1] Öğr. Gör. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Dil Eğitim-Öğretim ve Araştırma Merkezi (SADEM), yusufkotan@subu.edu.tr