üzülme yaradır geçer sabaha dedi anam
karanlığın uçukladığı dudakları hiç görmemiştim
bir kekliğin kekik kokuları taşıdığını kanadında
çıkarmâsivayı da otur kıyısına gülümün dedi anam
deniz bir kere daha maviye çalacak çocuk gözlerinden
yağmur uyuyacak kirpiklerinde bir kere daha
hangi çığlığa süt versem susar oğul dedi anam
hangi kundağa sarsam hangi beşikte sallasam
hüznün ağzı bir tane değil ki keseyim memeden
sesinin büyümesini istersen mesnevî oku dedi anam
yunus pınarından ilâhileri kana kana iç
bir kelebek gibi çarp yüreğini harlı ateşlere
vuslat var korkma otur ölümün yanına dedi anam
mansûr’a kaç bin darağacı kurulsa boşuna
ölümsüzlük denizine demir attı gemilerimiz