Koca Yunus

Mana eri bu yolda melül olası değil
Mana duyan gönüller, hergiz ölesi değil
Ten fanidir, can ölmez, çün gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil…
Yunus Emre

İnsan, yaptıklarından ve söylediklerinden ibarettir aslında…
“Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil” diyen Yunus, pek çok diriden daha çok yaşamaktadır aramızda. Zaman geçer, devir değişir elbet.
Lakin gök kubbeye kandiller misali asılı duran nice baki vardır ki, asla unutulmazlar.
Yunus, gönül göğümüzün süsü oldu asırlardır.
Ten öldü, can baki oldu.
Bundandır ki sadece kendi sınırlarımızda kalmadı adı.
UNESCO ve Cumhurbaşkanlığı 2021’i “Yunus Emre” yılı olarak ilan ettiler.

Büyük milletler, büyük ruhları yetiştirebilen, zengin manevî kültür hazinelerine sahip olan milletlerdir. Millet kültürünün ufkundan doğan bu büyüklük, ferdî ruhların derinliklerinde filizlenip orada aşk ve imânla yeşerir; vecd ve aksiyon halinde enginlere dolarak yeryüzüne yayılır.
İşte her yönüyle büyük ve her şeyi ile bizim olan bu kültürün yetiştirdiği binlerce abide şahsiyetlerden birisi de Koca Yunus’tur. O, dünya kültür ve medeniyet tarihinde de bir merhale olmuştur. Çünkü Yunus, sadece yaşadığı devrin değil, çağımız ve gelecek asırların da ışık kaynağıdır. Allah ve bütün yaratılmışı içine alan sonsuz sevgisinden kaynaklanan düşünceleri, dünya üzerinde insanlık var oldukça değerini koruyacaktır. Yunus Emre’nin amacı, sevgi yoluyla dünyada yaşayan bütün insanların hem kendileriyle hem evrenle kaynaşmasını sağlamak ve ebedi hayata sonsuz yaşamda yeniden doğmalarına vesile olmaktır.
“Yunus Emre” adı, millî kültürümüzü tanıyıp sevenler için elbette önemli şeyler ifade eder. Şiirlerinde, her devrin okuyucusu ya da dinleyicisi kendini etkileyecek bir mana, mecaz veya imge bulmuştur. Yunus, şiirlerinde büyük ölçüde sade Türkçeyle yazarak çağdaşlarından ayrılmıştır. Yunus’la birlikte dil, daha renkli, canlı ve halk zevkine uygun bir hale gelmiştir. Şiirlerinin çoğunda, aruz veznini kullanmışsa da en güzel ve tanınmış şiirlerini hece vezniyle söylemiştir. Böylece, şiirleri kısa zamanda yayılarak benimsenmiş, asırlar boyunca okunmuş, onun üslup ve anlatımı taklit edilmiş, çeşitli toplantılarda ilahi biçiminde bestelenen şiirleri dinlenmiştir.
“Şiirlerindeki kuytu derinlikler, metafizik tanımlamalar, tabiat kura¬mı ve ferahlatan aşk çağrısı, İlahi öğretiyi halk gönlüne düşürmesiyledir. Öyle ki, aradan yüzyıllar geçmesine rağmen anlaşılmakta zorlanmaz ve sanki yüzyıllar öncesinden bugünün şiirini yazar. Kendisiyle hesaplaşırken, ya da eşyayı konuştururken, bir çağrıda bulunurken, okuyan insan kendini Yunus yerine koyar ve anla¬makta zorluk çekmez. “Ete kemiğe büründüm/Yunus diye görün-düm” tezini başka isimlere havale eder. Bu tebdil, sadece Yunus sevgisini değil, taşıdığı ruh ve mânâyı da birlikte aşılar.”
Kendi çağını şiirleriyle tahlil eden Koca Yunus, kendine dair notlar da düşer. Bir garip olarak kendisini görür ve Tapduk’un dergâhına yıllar¬ca odun taşıdığı halde, eğri odun götürmez ve buradan içeriye odunun dahi eğrisinin girmeyeceğini söyler. Doğru tahliller yapa¬bilmenin ve doğru adımlar atabilmenin işaretini verir.
Sureti ve siretiyle doğrulardandır Yunus.
Yunus, yaratılmışların “en şereflisi”ni Yaratan için sevendir…
Hakkın divanında, kırk yıl boyunca sırtında taşıdıkları kadar doğrudur.
Onun gözünde Varlık tektir. Vahdetin “vav” halindedir daima. Cemal’den ötesine kördür.
“O’ndan geldik, yine O’na döneceğiz” düsturunu şiar edinmiş bir derviştir Yunus.
“Aklın ererse sor bana, ben evvelde kandayıdım
Dilerisen deyüverem, ezelî vatandayıdım.
Kâlû belâ söylenmeden, tertip-düzen eylenmeden
Hakk’dan ayrı değil idim, ol ulu dîvândayıdım.”

Gün oldu ecel geldi:
Aslına rücu etti…
Garip geldi, garip döndü yurduna Yunus.
Kavga etmedi; didişmedi, çekişmedi kimseyle “kardeş etini çiğnemedi…”
Erdem okulundan hikmetle mezun oldu. “O’dur bana benden yakın/ Hikmet bilen buldu Hakk’ın” sırrıyla yaşadı bî-hakkın…
Aşktı menzili.
“Ne akildi ne divane” O’nu bildi, O’nu söyledi. Sevdi, sevildi Yunus.

“Gönlüm düştü bir sevdaya/ Gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya/ Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürem yana yana/ Aşk boyadı beni kane
Ne âkilem ne dîvâne/ Gel gör beni aşk neyledi…”

Göçebeydi, konaklayamadı hiçbir yerde.
Susuşları şiir oldu, dokundu kilim kilim.
Bir çağın en güzel tanığıydı.
Dağ patikalarından seyirdi, acıyla yutkundu.
Toprağa düşünce daha çok göverdi.
Kulağa ses, dile süs oldu Yunus…

“Bilmeyen ne bilsin biz
Bilenlere selam olsun…”

Ay Vakti

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Yol Oldur Ki Doğru Vara / Şeref Akbaba
Aforizmalar / Naz
Hanende Melek’in Hüseyin Avni’si / Mustafa Uğurlu
Çakır Gözlü Çocuklar / Müjdat Er
Yol Telaşı / Emrah Bilge Merdivan
Tümünü Göster