İstanbul Ağırlığı

Camilerin
Işıktan İstanbul olduğunu
bilmezdim önce
Gümüş körfezinde Yeditepe’nin
Çağlar üstü yükselenden habersiz
Esriyip yüzerdim günler geceler boyu
Güneş aynasını tutunca üzerime
Savrulup geçerdim sokaklarından şehrin

Doğmayı versin üstüme sedeften bir ay
Şavkı vurmasın üstüne Yeditepe’nin
Bir efsane zaman büyür sularda
Işıklar içinde dans eder şehir
Gümüş bir gemidir
Bosfor Nehri
Akar göklerine içimin

Haylaz baharlardı bütün gençliğim
Vakt erip kendimle yüzleşinceye değin

Üsküdar önlerinde bir akşam üstü
Şayak harmanisini serip üç kıtanın üstüne
Usulca yayıldı gece
Derin sırlara gömüldü zaman

Ve yükseliverdi o an emsalsiz Yeditepe

Yer sofrasında
Halka halka incileri tarihin
Süzerken
umarsız gözlerle
Bahar orduları gibi
Akıp gidişini vaktin
Göğsümde ateşten bir kös
Kaldım öylece

Beliriverdi önümde
Suya bağdaş kurmuş oturan bilge
Yüzyılların tozu sinmiş üstüne
Geniş aynasında süzerek vakti
Durdu
bakındı
gözlerime

Som ışıktandı yüzü
Daldı düşüncelere yine

Dilimde hummalı sözcükler
Döndüm Boğaziçi’ne
Civadan ağır kederle
Bir Tuna ağıdı çöktü içime

Kız kulesi
Yenik bir Türkmen çocuğu
Hoyratlarla ağlıyor
Gemiler el sallıyor yüreğime
Acı
yüreğime Haliç oluyor
Gemilerin
Işıktan gece olduğunu
bilmezdim önce

Rüzgar dörtnal ilerliyor
Deli taylar tepiniyor koylarda

Gitmezdi gölgesi ruhumun
yedi iklim üzerinden
Yüreğimde dövülürken zamanın nabzı

Camilerin
ışıktan İstanbul
olduğunu bildim
Çağlar üstü yükselenle
İstanbul gibi içim

Minareler uzuyor göklerime

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Biraz Tarih Katarak / Şeref Akbaba
Aforizmalar / Naz
Bir Reçete Olarak Soljenitsin / Enes Güllü
Yalınayak / Nihan Feyza Lezgioğlu
Güllü Yemeni / Fatma Balcı
Tümünü Göster