Engin Elman, günümüz öykücülüğünün emektar bir ismi. 2019 Edebiyat Ortamı Dergisi öykü yıllığını hazırladı. “Afrika’nın Yapayalnız Lalesi” bir ilk kitap. Kitabın içindeki metinler uzun yıllara yayılan olgunlaşma sürecinden geçirilmiş. Esere baktığımızda göze çarpan ilk husus; öykülerde çokça biçimsel çeşitlilik olduğunu görmekteyiz. Hem klasik öykü, hem parçalı öykü, hem imgesel öykü, hem diyaloglardan oluşan öykülerle karşılaşıyoruz. Yazarın bu biçimsel çeşitliliği, zihin yorduğu öykü türüne hâkimiyeti açısından oldukça önemli bir ayrıntı olarak kaydedelim. Öykülerin içine damıtılmış şiirsel doku, bizleri hemen kendi iklimine davet ediyor. Bir anda metinlerin içerisinde buluyoruz kendimizi. Okuduğumuz öyküler bizi kalbimizden sımsıkı tutuyor. Yazarın anlatım becerisi nitelikli bir dil işçiliğine bürünüyor, kelimelerin ustalıkla seçildiği anlaşılıyor.
Kitapta dikkatimi çeken bir husus da her türlü okura hitap eden metinlerin olması. Kapalı, imgesel öykülerin derinlikli okurlarca, klasik tarzda yazılan öykülerin ise ortalama okurlarca sevileceğini söyleyebilirim. Yazar nitelik açısından belli bir dengeyi tutturmuş, öykülerin imge-derinlik-çağrışım-biçim-muhteva gibi özelliklerini aşındıracak kolaycılığa düşmemiştir. Bazı öykülerin alt metninde kamera imgesini görüyoruz. Görsellik ve kamera unsurları metinlerin satır aralarında okuru kendi iklimine davet eder. Yazar adeta yaşadığımız bu hayatın kamera önünde canlandırılmasını deneyimler. “Bu dünya hayatı hakikatte bir oyun ve eğlenceden ibarettir.” ayetinin bazı öykülerin dokusuna işlendiğini müşahade ederiz.
Fanilik düşüncesi onun öykülerinin en önemli özelliklerinden birisidir. Dünyanın fani olduğunun üzerini örtmeyen hatta dünyanın faniliğini gizlememeyi insan olmanın sırrı olarak kabul eden yazar, fanilik düşüncesini metinlerden taşırarak okurun kalbinin merkezine yerleştirir. Anlatılarda hüznün en masum haliyle karşılaşırız. Melal denizlerinin çocukluk çağlarına doğru aktığına tanık oluruz.
Öykülerde çocukluk zamanlarına dönüşlerin olduğunu da görmekteyiz. Yazar, dünyanın kirlettiği, karmakarışık hale getirdiği zihinlerimizin ihtiyaç duyduğu sakinliği, çocukluğa dönüşte arar. Çocukluk çağının kirlenmemiş, masum kelimeleriyle konuşur. Çocukluğun ışıltılı dünyasından seslenir okura. Sözcükler şiirin imbiğine dolanıp metinden taşan etkinin kapısına çıkarır bizi.
Sonuç olarak; Afrika’nın Yapayalnız Lalesi oldukça nitelikli bir ilk kitap olarak dikkatlerimize sunulmuştur. Biçimsel deneyimleri, çeşitli anlatım teknikleri, doyurucu muhtevası, ustalıklı kelime işçiliğiyle okunmayı ziyadesiyle hak etmektedir.