Dakika 4 / Dakika 5 / Dakika 6

Dakika 4
Neye sevinir, neye üzülürsünüz?
Lüks ajansların kristal lambalarının altında ve meşhur kurumların yumuşak koltuklu dairelerinde, neye dair konuşursunuz? Kime karşı, kimi savunursunuz?
Ey modern plazalardan inmeyenler!
Dev şirketlerden çıkmayanlar!
Manşetlerden düşmeyenler!
Ey bir virgül üstüne nutuk çekenler!Pas tutmuş fikirleri cilalanarak, kelimeleri allanıp-pullanarak propaganda edilenler!Dışı parlak, içi kurtlanmış meyveler gibi dünyalar vadedenler!
Reklamsız bir hiçsiniz!

DAKİKA 5
Yoksulluğunu hazine gibi saklayan bir adam. Bizim bir öğünde yediğimizi o, beş-altı öğünde yer. Hiç yakınmaz. Hep şükreder. Günün her saatinde uyanıktır sanki. Kapısı ne zaman çalınsa, tebessümle açar. Hayatı bir yolcu gibi yaşar. Üst üste duran kitap yığınlarının arasından istediğinizi anında bulup çıkarır. Nazikçe önünüze bırakır. Çoğunlukla susmayı yeğler. Bir konuda fikri sorulsa, bütün dikkatini karşısındakine verir. Tane tane anlatmaya başlar. Konuşması gür bir pınar gibidir. Size, dört mevsimin dışında başka mevsimleri haber verir. Bir sevinç sağanağına tutulursunuz, farkında olmadan. İçiniz yeşil bir vahaya döner. Kaygılarınızın saman gibi tutuştuğunu hissedersiniz.Hiçbir cümleyi boşuna kurmaz. Süsten uzak kelimeler seçer. Geçmişi gelecek, geleceği geçmiş gibi tasvir eder. Uzun saatler geçer, sanki daha birkaç dakika olmuş sanırsınız.
DAKİKA 6
Bir başkası. İşi-gücü kuşçuları dolaşmak. Para buldukça kuşları azad eder. Bilmeyen onu, hırslı bir kuşbaz sanır. “Bunu da alırsam, fiyat şu olsun” diye sıkı pazarlık yapar. Amacı bir tanesini daha kurtarmak. Ve o günün sayfasını gönül rahatlığıyla kapayıp, evin yolunu tutmak.Tek göz evinde bir sürü kedi besler. Tuhaftır ama, kedileri onun önemsediği şeylere zarar vermezler. Bir ara yaralı bir kuşu tedavi etmek için birkaç gün alıkoymuştu. Ev halkı (yani kediler) kuşun tüyüne bile dokunmamıştı. Onların gözündeki sanki insanı dağ gibi kucaklayan, bu çağın yabancısı olduğu bir iklimden esintiler soluyan, üzerlerine titreyen biridir. Kapısı ender tıklanır. Gelen ya yolunu şaşırmış bir gariban, ya bayramlarda ona da uğramadan geçemeyen birkaç çocuktur. Yüzünde masalları hatırlatan çizgiler. Bütün yüce saatlerin tik-taklarını o taşır.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Belirleme XII / Ay Vakti
Beni Affet / Recep Garip
Çekesvored / Özcan Ünlü
Şehrin Bilmem Neyi / Hakan Özbek
Dakika 4 / Dakika 5 / Dakika 6 / Hamit Can
Tümünü Göster