Karaboyun Durağı

I.
uzun bakmaklar süslüyor şimdi camekânları
caddelerin hüzün yüklü asfaltlarını kalabalıklar.
bir tren düşüyor yâdına kent düşkünlerinin uzak mı
uzak, saatleri suya düşüren bir akşamdan.
cevabı olmayan sorular soranlar var burada
diyor bir kedi, kaynayıp giderken varlığı kompartımanda.

akşam, bildiğin bir akşam. ki bunu düşünmek şimdi
ürkütücü gelebilir uğunan raylara. üstelik günyazı’nda.

II.
uzun bakmaklar kalıyor şimdi elimde, sessiz ağlamaklar,
alabildiğine hüzün kutsayan tren garlarında. bir kara duman
üç kesik nefes ve yedi çam ağacı arasında duruyor
bir aksilik gibi kaybolan zaman.

yol uyuyor. ve o an her şey bakakalmak oluyor;
zamansa gelip en arkada susayan bir çocuğun
kursağında duruyor.

III.
yürüyorlar onlar. elleri ceplerinde hızla ve biraz daha hızla
yürüyorlar, ölümün kirli sakal uzattığı sokaklarda.
çoğaldıkça azgınlaşan adımlarıyla çarşılarda
belki de bir akşamüstünü boğazlıyorlar.

ben yürüyorum bir pasaj altında ağır ağır yürüyorum,
yağmur yolumu kesiyor karaboyun durağı’nda;
elleri cebinde duruyorum ve birden
soğuk vuruyor kelimelerimi, üşüyorum…

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Bir-İki Erzurum / Şeref Akbaba
Sonsuz Senfoni / Semra Saraç
Karaboyun Durağı / Ferhat Öksüz
Yazgı / Yavuz Ertürk
Ayna Geçitlerinde Bir Beyaz Karanfil / Güven Fatsa
Tümünü Göster