Labirent

1
(S), evinin kapısının yakınında, pejmürde kılıklı, beyaz sakallı, yaşlı bir adamın pılı pırtısıyla oturduğunu
gördü. Asasını yanına koymuştu adam.
-Ne yapıyorsun sen burada? diye sordu adama.
Adam, (S)nin sorusuna yanıt vermeyince (S) tekrar konuştu:
-Yolumun üstünde oturmuşsun, evime girmek istiyorum yahu.
Adam, hiç oralı olmadan, sessiz sessiz başını eğmiş yere bakıyordu.
Kaldırımda yaşlı bir nine göründü. Yaşlı kadın, orada durdu. Baktı ki adam kendi kendine konuşuyor:
-Yaa! dedi, adam.
Yaşlı kadın:
-Siz kiminle konuşuyorsunuz? Sizden başka kimse yok ki ortalıkta.
Ama (S) onu duymadı.
Yaşlı kadın yine sordu:
-Niye cevap vermiyorsun? Duymadın mı dediklerimi? N›oluyor dilsiz misin sen?
Bu arada yol üstündeki apartmanın bir balkonunda görünen genç bir kadın, sokağa bakıp yaşlı bir
teyzenin kendi kendine konuştuğunu gördü.
-Hanımefendi kiminle konuşuyorsunuz? Yardımcı olabilir miyim?
Ama yaşlı teyze onu görmedi, hatta onun sesini dahi duymadı.
Aniden genç bir çocuk belirdi bisikletinin üstünde. Balkondaki genç kadına baktı. Genç kadının ‘imdat!’
diye bağırdığını sandı. Öylece apartmanın giriş kapısına doğru koşup, kapıyı açmak için zorlamaya
başladı. Otobüs durağında bekleyen başka bir adam, genç çocuğun davranışlarından kuşkulandı:
-Sen ne yapıyorsun lan? Hırsız mısın?
Adamın yanında durup bekleyen genç bir Bayan:
-Deli olduğu besbelli, dedi.
Adam, bu kadını ne gördü, ne de duyabildi.
Yolun karşı tarafından başka bir delikanlı geldi. Önce sağına soluna baktı, sonra yere doğru eğildi ve
bisikleti aldı. Bisiklete atladı ve öylece çekip gitti.
Kapalı bir marketin önünde duran kişi:
-Şu delikanlıya bakın! Bisikleti çalmaya çalışıyor, diye bağırmaya başladı ama, insanlar onu ne gördü, ne
de duydu.
Belindeki tabancayı çekip:
-Bisikleti aldığın yere bırak, yoksa vururum, diye delikanlının peşinden bağırmayı sürdürdü.
Delikanlı, ne adamın dediklerini duydu; ne de canını delip geçen kurşunun acısını hissetmedi.
Ateş eden adam, yüzünü çevirip ters istikamete doğru koşmaya başladı ve hemen ortadan kayboldu.
Hiç kimse delikanlının yere düşen cesedini görmedi; cesedin yere düşerken çıkardığı sesi de kimsecikler
duymadı. Delikanlının koyu kırmızı kanının şırıl şırıl akması hiç kimsenin dikkatini çekmedi.
Belki olanları görmemezlikten geldik.
Belki de kördük hepimiz bu labirentte…

Tercüme: Celâl Polat
1 Hadi, 1956’da Bağdat’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada bitirdi. Liseden sonra Güzel Sanatlar Akademisine kaydoldu. Daha
öğrenciyken sanat eleştirmeni olarak tanınan Saad Hadi, gazetecilik alanında da adını duyurmaya başladı. Güzel Sanatlar Fakültesi
Plastik Sanatlar Bölümünden mezun olduktan sonra fakültede heykelcilik alanında yüksek lisansını yapıp doçent olarak yine aynı
fakülteye atandı. 2003 ABD işgalinden sonra sürgünü tercih ederek ülkesini terk eden gazeteci yazar, öykücü ve romancı Hadi,
Avrupa’daki pek çok ülkede gezdikten sonra 2010 yılından itibaren Finlandiya’da yaşamaya karar vermiştir. Romanları: Leyla ile
Maymun (2005), Şark Soyutu (2006), Külün Efendileri (2014). Diğer Eserleri: Natürmort – öykü kitabı –(1990), Öncüler Bir Yerde
– Öyküler- (2004).

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

187. Sayı / Temmuz-Ağustos 2020 / Ay Vakti
Vusul.. Usûl.. Velhasıl.. / Şeref Akbaba
Saklı Mektuplar-104 / Şiraze
Aforizmalar / Naz
İki Sufinin Mücadelesi / Enes Güllü
Tümünü Göster