ateşte yanmayan güller diktim ağustosun ortasına
kayalara gizlenmiş mucizeler aradım
dağlara karşı koyan bir rüzgar gibi kaldım
sana ulaşmak çölün ortasında güneşi sırtlamaktı
göğsünün ortasında hicreti taşımak kadar zordu
bir ceviz kabuğunun içine sıkıştım
sesimin yankısında boğdum zamanı
üç tarafı denizlerle çevrili yüz haritamı kararttım.
yağmurdum denizlere yağdım
göç ettin kavimler misali içimden geçtin
bir bütündüm dünyayı ikiye ayıran bir çizgiyle bölündüm
iki yakası kavuşmayan bir şehir gibi kaldım
denizler taştı kuşların çığlığında
tufan koptu gerdanında boğulan güvercinleri sayamadım