ASTS’ nin reklam konusunda getirdiği düzenleme gerçekten ilginç ve doğru ilkeler. Bu ilkelere niçin uyulmadığı ise malum.
ASTS’ye göre ülkemizin yayıncılık anlamında ciddi mesafeler alması gerekiyordu. Ama gelinen noktanın fazla iyimser bir tablo oluşturmadığı ortadadır. Reklamlar anlamında ciddi düzenlemeleri içeren bu ilkelerin reklam konusunda getirdiği ilkeler şunlardır.
– Haber ve program sunucuları reklama çıkamaz.
– Bilinçaltına yönelik reklam yapılamaz.
– Programlar reklam amacı taşıyan bir şekilde sunulamaz.
– Program bütünlüğünü ve programın değerini zedeleyecek biçimde programlar içine reklam konamaz.
– Sineme ve televizyon filmlerinde 45 dakika önce reklam yayınlanmaz.
– İkinci ve daha fazla 45 dakikalık bölümden en az yirmi dakikadan uzun süreli bölüm için bir ek reklam kesintisi de olabilir.
– Spor programlarının ancak devre aralarına reklam yerleştirilebilir.
– Reklamların arasında en az 20 dakika süre bulunmalıdır.
– 30 dakikadan kısa süreli haber bültenleri ve haber programlarında, belgesellerde, çocuk programlarında, dini yayınlarda reklam yayınlanamaz.
– Tütün ve alkollü içki reklamları yayınlanamaz.
– Tütün ve alkollü madde üreticisi özel tüzel kişiler programa mali destek sağlayamaz.
– Reklamlar günlük yayın süresinin %15 ‘ni geçmez.
– Tele pazarlama türü reklam yayını günde bir saati aşmaz.
ASTS’nin reklam ilkeleri böyle. Ve bu ilkeler ülkemiz tarafından da imzalanmış ve uygulanması gerekiyor. Ama ortaya konan tablonun hiçte böyle olmadığı ortadadır. İnsanlarımızın en doğal ihtiyaçları olan haber alma hakkını kullanırken bile haksız reklam bombardımanına tutuluyor. Ve çocuklardan başlayan bir şiddet ile hak etmediği bir yayın ile karşı karşıya kalıyor. Özellikle şiddet içerikle reklamlar ve bunların çoğu zaman yoğun olarak ekranda tutulması daha büyük sosyal yaraların açılmasına zemin hazırlıyor. “Şurası bir gerçek ki ekrandaki şiddet ve cinsellik imajlarının boşaltıcı bir etkisi olduğunu, seyircileri kızgınlık ve düşmanlık duygularından arındığını ileri sürenler olduğu kadar, tv’nin gizli sapıklara tecavüz ve ırza geçmenin esaslarını öğrettiğinden ve ona benzer bir eğilime kışkırttığından emin olanlar da var” insanların bilinçaltlarına yüklenen bu tür olumsuz davranış biçimleri toplumsal kirlenmenin ve sosyal çöküntünün de etkeni olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum toplumumuzu her geçen gün biraz daha yaralıyor. ASTS’nin yürürlüğe girdiği’ zamanlarda gazetelerde açıklama yapan uzmanlar reklamlar konusundaki bu tehlikeye dikkat çekmişler ve bir an evvel önlem alınmasını istemişlerdir.
Devam Edecek