Belirleme VII

Bir sevdaya tutunmak delicesine. Bir yüreğe yaslanmak sessizce. Ve bir aşka ağlamak ömür boyu. Ağlamak bazen kendi hayatımıza, bazen bir başkasına. Ama doğuştan alıp geldiğimiz ömrün merhalelerinde nelerle karşılaşacağımızı bilmeden yaşama mecburiyetimiz. Kış mevsiminde üşüme, yaz mevsiminde terleme. Acıkınca yeme, susayınca bir şeyler içme ya da gecenin gizemli yollarında dolaşma, bir sonbahar mevsiminde ağaçların yaprak dökümünde sevdaya tutunma, bel ki de bir ilkbahar mevsiminde çiçeklerin domur domur olduğu, kelebeklerin uçuştuğu, ağaçların yeniden yaşama dönüştüğü bir anda tutuluverdiğimiz aşk. Bütün bunlar neyin nesiydi diye sormadan, soramadan bağlanıverdiğimiz, uykularımızı kaçıran, yerli yersiz hareketlerimizi değiştiren duygu.
Belki de bir ilkbahar yağmurunda delicesine ıslatan, gittiği yolların ayrımına varmadan saatleri durduran, iliklerine kadar üşüdüğünü bile anımsamadan yolları arşınlayan, acıkmaz eden, yemeden ve içmeden kesen, aynaya bakmayı unutturan, kim bilir belki de onun semtinden geçerken heyecanından kalbi duracakmış gibi olan, kalp atışlarını bir türlü yatıştıramayan, karşılaşmaktan son derece mutlu olmayı beklerken dili tutuluveren, sadece bakışlarında bir noktaya gömülüvermiş, donakalmış bir portre. Bir izdüşümü. Bir ince ayrım. Belleklerimize geri döndüğümüzde yakalayıverdiğimiz nice kırılmışlıklar, nice sükût geçtiğimiz gizemlerimiz. Sessizce ağladığımız, ağladıkça bambaşka tatlara ve hayallere ulaştığımız gönül yaramız, kara sevdamız. Adı aşk.
Şimdi, bir belirlemeyle karşı karşıyayız. Aşkı belirliyoruz. Tıpkı papatya çiçeğini koparırken söylediğimiz gibi “seviyor, sevmiyor”. Her defasında seviyor çıkmasını istediğimiz ya da zorunlu olarak çıkardığımız gibi. Dramatik olmaktan öte hayatımızın bütün safhalarında yakalanıverdiğimiz ve bir türlü ikrar etmekten, söylemekten çekindiğimiz gerçeğimiz. Adı aşk.
Belki de en çok aşkı konuşmalıydı insan. Aşkı eylemlere dönüştürerek konuşmalıydı. Aşk ve sevgi cümlelerinin insana neler kazandırdığını, nelerin üstesinden geldiğini konuşmalıydı. Her sabah, her akşam evlerde anne babaların sevdaya dair cümleleri işitilmeliydi. Çocuklar, genç kızlar, evin delikanlısı en sıcak ilgiyi, en sıcak cümleyi ve en soylu eylemi ebeveynlerinden öğrenmeliydiler. Bunun çekinilecek tarafının olmadığı bilinmeliydi. Bir dağ çiçeğinin, bir gülün, bir menekşenin bazen ne kadar büyük anlamlar taşıdığını görmeliydiler. En kalıcı olanın eylemlerimizin olduğunu bilmeliydik.
Sevgiye dair, aşka dair cümleler; doğurgan, üretken cümlelerdir. Bereketlendirir. Cömertlendirir. Tıpkı ilkbahar mevsimi gibidir, ilkbahar yağmurları gibi. Aşkı konuşmanın bir evrensellik olduğunu, bütün insanları ilgilendirdiğini, dinini, dilini bilmeden, ırkını ayıramadan tutuluverdiğini insanın, buna hiç kimsenin gücünün yetmediğini anlamalıydı. Anlamalıydı çünkü, aşkı var eden gücün tılsımlı eli, insanın bakışında, yüreğinde, sırtında dolanıp durmakdadır. O her an, bütün varlıklara sahnedeki oyunlarını oynamalarına fırsatlar sunmaktadır. O ki her şeyin sahibidir. Kalplerde, yüreklerde, sözlerde. Asıl sahibin merkezine, zatına yürümenin, ermenin anahtarıdır aşk.
O nedenle “aşk olmadan meşk olmaz” denilmiştir.
Sonsuzluk anlayışından ve kaynağından bize akıp duran bir rahmettir aşk. Aşkı konuşmak, ifadelendirmek, karşıdakine aktarmak bir mecburiyettir. insanın temel iksiri, temel kaynağı o. Sonsuz olandan sonlu olanlara bir nebzecik ikramdır. Lütuftur. Kendisini gücünü bulmanın yoludur. Ona ulaşmanın, onu ululamanın yolu. Değil mi ki yeryüzünde her şey bir birine karşı ilgi duyar, işte bu ilginin kaynağıdır o. O kaynak O’ ndan gelir. Ona ulaşmak için, onu bulmak için, onda olmak için bir bakıma dünyanın en gizemli, en coşkulu, en hüzünlü, en lirik, en dramatik, öyküsüdür. Bu öykü, “Sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım”la başlar. Adem ve Havva’yla belirlenen insan portresinin yeryüzü serüveni başlamış olur. Dün vardı. Bugün var ve yarınlarda da olmaya devam edecek.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Yağmurdan Önce / Abdullah Yıldırım
Tuna ve Asil Savaşçı / Hakan Özbek
Medine Ol Çağır Beni / Adem Özbay
Sana Anlattım / Özcan Ünlü
Ali Nar’la “Arılar Ülkesi” Üzeri... / Recep Garip
Tümünü Göster