Tutuşur yüreğim Endülüs ağıtları gibi
İçinde taşır yüzyılları kayıpsız
Mersiyeleri, divanları okunur hala
Hala şarkın yüzüne bakan hilale ve yıldıza
Onu var edene ve baktırana şükürler okunur
Aydınlık düşler bırakılır saray burnundan
Deniz bütün mevsimlere onu muştular
Topkapı’da doğan güneşi selamlayan martılar
Okunan ayetleri ezberler onu muştular
Yüreklerinde kabaran şarkıya tutulur tayfalar
Geceler kutlu hikayeler sunar kentin üstüne
Bir rüya bir düş görse bir çocuk
Bir umut büyür yemyeşil ve gök mavileşir
Bütün tomurcuklar çiçek açar öylece.
Ve bir adam şehrin öbür yakasından koşarak gelir
‘Ey kavmim elçilere uyun diye söyler
Sizden ücret istemeyenlere uyun
Onlar hidayet bulmuş kimselerdir’ diye ekler
Lakin gözü olan görür kulağı olan işitir
Kalbi olanlar anlardı bunu
Ve lakin yüzyılları kayıpsız olanlar var mı ki
Kayıp kentlere varmışız
Kayıp insanlara rastlamışız
Okunan kitaplar olmasa doyulan ezanlar olmasa
Hadi gel uyandır bizi, yüreğimizi okşa
Tılsımlı ellerinle dokun kadimler kadimine
Ansızın geliveren rahmet rüzgârlarınla kuşandır
Habersiz yağıveren yağmurlarınla arındır bizi
Yüzyıllardır seni beliyoruz
Doğan çocuklara seni soruyoruz
Açan çiçeklerde seni kokluyoruz
Hadi gel, hadi gel artık;
yüzyılları kayıpsız bekliyoruz