yâd edeceğim derken galat oldum
yine caymadım, akıllanmadım yine
serhân pusuda diye feryâd oldum
kubbeli şehrin kümbetlerinde şimdi garâbet var
şâd olasın diye menzillerde râdd oldum
ol Şirâze, ol tek renk kalemim
sen ol dilim ve her bir söylediğim
fikrim de, zikrim de; hem hüznüm, hem düşüm
ol hâllerim, hâlden hâle gezinmelerim
gelenim, gidenim, bir ömre bedelim
dünyam hem, hem bekâda felâhım
salâhım, tüm hastalıklardan düze çıkışım
ol anım, her anda andığım ve aradığım, arandığım
huzursuz alınganlığım
andım, alın yazım, ahdine bağlandığım
bugünüm ol Şirâze, yarınım ol
tüm geçmişim ve yarım kalan her şeyim
her ikindi sonrası, her akşam safâsı, her kararan gök
dağılan sis, aydınlanan sabah
tarafsızlığım, mekânsızlığım, medâr-ı iftihârım ve hüsn-i zannım
ol duam, ol nûrefşân, ol bir hâyâl saraylardan taşan
öykümde
anda görülmeyen
vurgunun akışını değiştiren
noktalama işaretlerim Şirâze
sen ol elim, derdim, tüm bildiğim, kesîf serzenişlerim
sen ol sahibim, tek dileğim ve cennetim
vaadler mekânı, merhamet âbidesi, cemâline hayran, rahmetine mülteci
ol benim tâkatim, marifetim, ilmim ve tek istediğim
çağır beni koşa koşa geleceğim ve sen’i nasıl biliyorsam öyle bulacağım
her yönümde yolumu kesen dağlara vuracağım da and olsun caymayacağım
dağılmayacağım ve üstelik biliyorum ben hiç durulmayacağım
sen olduğum, sen’den olduğum, sana vurulduğum, ey sonsuzluğum!
ol benim var gücüm, ol benim son sözüm, ol benim nuru gözümün
Alamut’ta Şirâze tarih duyanı titreten, Kum’da doğan bir şahin avını bekleyen
Kazvin’den Masyaf’a uzanan yolda her bir eşkıyanın belinde hançeri
kiminin öfkesi, kiminin derdi, kiminin hiçkimsesi…
ol Şirâze; bazen ben, bazen sen, bazen bilinmeyen biçem
kurtuluş öykülerinin yiğidi, her harbin gâlibi ve her mekânın tek sahibi
adını taşıyanlara ümid, ümidi olanlara cennet bahçesi; kararı kesin, hiddeti haşin
ve benim en sevdiğim; tek ol, yek ol, yâr ol, yâd ol, yed ol
ol Şirâze benim tüm samimiyetim, gönül zenginliğim, hedefim, hercümercim
hem âzad, hem bâd; hem zâd, dâd, sâd ve falak
her harfin şükrü, her farzın rüknü, zamanın hükmü
dar mekânda geniş; yerinde haşîş, yerinde meneviş…
değil sensiz, değil gölgesiz, değil miyim Şirâze ben kimsesiz
dilerim olma tek sen çaresiz
gizden yanayım
herdâim üç çift göz altındayım
galat oldum, feryâd oldum, râdd oldum Şirâze