akşamın ayaklarına karasular iner güneşten
yorgun bir dev gibi yaslanır karanlık dağlara
yollar uzun havalı bir türkü olur
balkonda kuşlarla ekmeği bölüşen çocuk uyumuş
uyumuş sessizlik bir anne dudağında ninnilerle
yâr ile yüreğimde acılar
sonra “tabut ve dua sesleri”
götürüyor biliyorum umutlarımı izbandut gece
ah teneşire bir değdirebilse sırtını ruhum
savulun gassâl geliyor yıkayabilir sizi de
keşke gönülleri yıkasa lafza-i celâle batırıp
korkar ancak ölümden mâsivâ işçileri
sevgili der “küçük savaştan büyük savaşa döndük”
bir kâmilin nazarına düşen bahtiyâr nerde
ledün pınarına tasını tutmuş gül dervişleri