Sana Taşınıyorum

Aşk, mühimmat, bir de sen…
Hamdım, piştim.
Nisan yağmurları sensizliğime kement atarken, bir Yaman Dede ve Alvarlı Efe güzergâhında seyir halindeyim. Urfalı Nâbi’den Çelebi Süleyman’a, naat sevdalısı nice şairin kutbundaki yıldız ve kalbindeki ışıktan adına yazılmış mısralara…
Sana taşınıyorum.
Madem gül Muhammed teridir, kokundan mahrum olmak istemiyorum. Yakınında, en yakınında bulunmuş olan kimse, onların her nefes alış verişlerinde hissettikleri ne ise, onu hissetmek istiyorum. O kokudan, binlerce değil, bir defa değil, bir nebze solumak istiyorum. O bir nebze için pervane olan kim varsa, onlara gül kokundan, gül buketinden atmak istiyorum.
Bir altın silsile… Birine bakarak bir öncekine nazar eder gibi. Zamanın devri daiminde söze ne hacet dercesine bakmak… Ve Ümmü Mektum nazarıyla görmek… Ona vekil olan bir bakışın, bir hissedişin, bir kendin oluşun retinası olmak… Nice zamanlardır onu görmedikleri halde ona sevdalanarak, gül kokusundan soluyarak, ona dair bir sünneti ihya ile sevgisine mazhar olmak isteyenlerin gördüğü gibi görmek…
Yemen ellerinden yola çıkıp da seni göremeyen gibi…
Çölde kilometreleri aç susuz aşıp bir lahza da olsa tadanlar gibi…
Asırlar sonra mekân ve suretten hali çok uzaklarda seninle olanlar gibi… Sakındım terk-i edepten…
Hamdım, piştim.
Sana taşınıyorum.
Sana çok yakın ve çoğu zaman yanında olan yıldızlardan birinin seninle ebedi âlemde de beraber olma arzu ve iştiyakına, insanlar sevdikleriyle beraberdirler müjden… O zaaflardan arınmış sevginin cılızlaşan bedene çöl serabında şırınga ettiği hayat iksiri… Ve o iksirin asırların kalbine dokunuşu… O sevgi asırları yok saydıran… Bilgi ve belge istemeyen… Kör isyan ve inkârın ötesinde, güzellik mabedinde billurlaşan…
Kuşaktan kuşağa, gönülden gönüle, mekândan mekâna taşınırken ihya eden, inşa eden… İsyan ve inkârın ateşine insanlığın düşmemesi ve hakikate teslim olması için kapılar aralayan…
İnsanlar sevdikleriyle beraberdirler.
Sevgiden doğan hars ve sevgiden zuhur eden âlem…
Gül kokunu alanların mazhar oldukları gibi, fani olmayan sevgine mazhar olmayı kim istemez, kim arzu etmez…
Kaside-i Bürde olmuş hırkan.
Ayağın tozuna nice şairler, kasideler kurban.
Ah! Olmak işte…
Hamdım, piştim.
Sana taşınıyorum.
Her şeyin daha bir yakın olmaya aday olduğu; ama uzaklığın kerpiçlerini döşediği bir zaman diliminde, aklın ve fikrin sürekli füzelerle vurulduğu, aşk hevesinin köreltilerek beşer kalıpları içinde saklanmaya çalışıldığı bir noktada, bir noktadan hareketle varlık ve yokluk muhasebesi yaparak aşkın bir değere taşınan…
İnsan-ı kâmil olmaya…
Diri olmaya…
Sakındım terk-i edepten 
Sana taşınıyorum…

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

İnsan İçinde Karmaşa, Kargaşa İçinde İnsan / Ay Vakti
İkindi Güneşi / Nurettin Durman
Bizim Sokak / Necmettin Evci
Sana Taşınıyorum / Şeref Akbaba
Mahiyetini Unutan İnsan / M. Muhsin Kalkışım
Tümünü Göster