Ebû Hilâl el-Askerî tarafından kaleme alınan ve dilimize Veysel Akdoğan tarafından çevrilen Arab Dili’nde ve Kur’ân’da Farklar Sözlüğü(el-Furûq fi’l-Luğa) adlı eser, derdimize derman olabilecek nitelikte bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Eserin mukaddimesinde tüm ilim ve edebî sanat alanlarında konuyu tüm boyutlarıyla ele alan eserlerin ortaya konduğunu; lâkin “ ‘ilm ile ma’rifet”, “ğalat ile hatâ” gibi neredeyse birbirinden ayrılamayacak kadar yakın duran kelimeler konusunda bir söz söylenmediğini belirten yazar, eserini bunlar ve benzeri kelimeler arasındaki farkı ortaya koyup öğrenciler ve öğrenme arzusu olanlar için kaleme aldığını söylemekte. Bunun yanında yazarımız sözünü söylerken onun gereğinden uzun olup ona ihtiyaç duyanların beyninde bir yığılmaya neden olmaktan yahut kısa tutup bilgiyi talep edenin derdine yeterince çare olamamaktan kaçındığının altını çizmekte.
Talep edenin amacına uygun olması için kaleme alınıp alanında ilk ve tek olma özelliği taşıyan eser, Allah’u Teâlâ’nın Kitabı’nda sunulan, fıkıh ve kelâm âlimlerinin kullandıkları lafızlardan ve diğer insanların konuşmalarından oluşmakta. İşlerin hayırlısının orta olanının olmasından yola çıkılarak hacmi belirlenen eserde gereksiz ayrıntıdan kaçınmak için az kullanılan ifadelere yer verilmediği yazar tarafından altı çizilen bir başka nokta.
Gerek Kur’ânî ilimlere ömr-ü hayatlarını vakfeden âlimlerin gerekse halkın kullandığı kelimeler ve aralarındaki farkların değerlendirildiği eser otuz bölümden oluşmakta. Yazarın kelimeler arasındaki farkları ortaya koyarken sadece bunu yapmakla yetinmeyip kullandığı metodu ve yol haritasını sunması sayesinde okuyucu sadece kelimeler arasındaki farkları öğrenmekle kalmayıp aynı zamanda kelimeler arasındaki farkın anlaşılmasını kendisine kolaylık sağlayacak ipuçlarını da bilgi heybesine katmış oluyor. Ebû Hilâl el-Askerî’nin eserinin adının “Arab Dili’nde ve Kur’an’da Farklar Sözlüğü” olması okuyucuyu bu sözlüğün sadece Arapça ile ilgilenenler yahut Kur’ân-ı Kerîm ile alakalı ilim sahalarında uzmanlaşmış âlimler için olduğu yanılgısına itmemeli. Zira bu eserde yer alan kelimelerin birçoğunun Türkçe söz varlığında da yadsınamayacak kadar mühim ve muteber bir yeri var. Sözlüğün sayfaları arasında göz ucuyla da olsa bir seyre çıktığımızda göreceğimiz, bizi biz yapan geleneğin dilinin mânâ inceliklerinin anlam dünyamıza nasıl bir farklılık ve renk kattığı bununla yetinilmeyip modern zamanların başımıza sardığı en büyük belalardan biri olan kavramların şirâzesinin yerinden çıkması vakasının çözümüne de bu eserle gözardı edilemeyecek bir katkı sağlandığı ortadadır şüphesiz.
Türkçe’de de eksikliğini duyduğumuz “kelime ve kavramlar arasındaki farklar sözlüğü”nün hazırlanmasına katkıda bulunmasını niyâz ettiğimiz eser kitapçı raflarından kütüphanelerimize geçiş yapacağı zamanı beklemekte.