Engeller Var Önümüzde

Engeller var önümüzde, gözyaşlarımın ıslattığı bulutları kurutmadan gidemem bu şehirden, yağmurun bu kadar kıskanç olduğunu bilseydim ağlamazdım.

Her damla çarpacak bir cam arar kendine, bulamayınca kendini toprağın kucağına bırakır. Toprak şefkatlidir çünkü; kabul ettikleri arasında suçlular da vardır: yağmur gibi.

Yağmur neden suçludur?

Kıskançtır, bulutlardan kaçıp şehri ıslatmıştır, şehri koruyan gözyaşları vardır. Gecenin sessizliklerinde yanaklara dökülen yağmurun bu yaptıkları da nedendir?

Suç ve ceza…

Yazarı güneş, tabii kavlen yazıp bırakmıyor. Oynuyor yazdığı senaryoyu. Güneşi senaristlerden ayıran fark yaptırım gücü olması, yazdığını uygulayabilmesi. İlk olarak yerde kalan suları bulutlar geri veriyor, bulutlar mutlu.

Şimdi gidebilirim: ama vakit geç, uykudan sonra yeni bir gün, geride kalan dün, genelde değerini bilemediğimiz bu gün, ya gecenin karanlığı beni kararımdan döndürürse, herkes bilir benim karanlıktan korktuğumu. Gündüz de beni bir şeylerden kurtarmaktan bıkmış, çağırsam: bana sıra gelene kadar uğrayacağı çok şehir var. O kadar bekleyebilir miyim?

Söz geçiremediğim üç şey var. Kalbim, uyku ve kelimeler…

Uyku beni dinlese şimdi gözlerim kapanırdı. Kelimeler dinlese güzel şiirler söylerdim ayrılığa ama olmuyor işte, benim bulunduğum şehre çok nadir uğrar kelimeler. Gelenler de soğuk, karanlık ve korkulu…

Korku, karanlık ve soğuk olur da ölüm olmaz mı?

Korku ihlâssız yüreklerin kâbusu değil midir? Karanlık ölümün cüzü, soğuk ölenin son vedalaştığı arkadaşı: hepsi ölüm denen yapbozun parçaları değil midir?

İşte uyku yine beni dinlemiyor. Düşünceler, düşünceler, düşünce… Elimden tutacak kimse yok. Düş göreceğim uyku yok. Kum saati: Kum tanelerini bu kadar sevdiğimi bilmezdim!

Cam gibi kum taneleri düştükçe, ben düşündükçe zaman geçiyor. Zaman geçiyor, gece ilerliyor, şimdi karanlık korksun. Sanmayın ki fecr-i kazib’dir gelen. Uykusuzluğu kendine meşgale edenler fecr-i kazib’e aldanmazlar.

Son dakika…
Elinde meşale bütün pusuları delerek
Aydınlığı insanlığın emrine vermeye geliyor seher

Gece bir gidişle gitti.
Gelen gündü.
Günümü görecektim, gördüm.
Şimdi hazırlık yapmalıyım gitmek için.
Evet bugün gidiyorum.

Yine bulutlar ıslandı gözyaşlarımdan
Yine yağmur başladı
Yine yağmuru kaybetti bulutlar

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

121-122. SAYI / EKİM-KASIM 2010 / Ay Vakti
Kaybolan, Kaybeden, Kazanan… / Ay Vakti
Kıyametler Sürülür / Mehmet Baş
Yusuf u Züleyha Mesnevisi / Hilal Yılmaz
Yeni Bir Zamanı Başlatmak / Fatih Pala
Tümünü Göster