kuyruğumu yıllardan korudum ya, çın çın
çınlayan bir halle
kulağım hala bunu dinleme dersinde, içe açı-
lan bir pencereyle
sabah akşam bir devran dönüyor, sırf bir en-
dişeyle orada
hayat hiç ayrılmayan bir buğu, dünyanın or-
tasında, bir camda
bir umut var etmek için kendini çarşılarda,
reyonlarda
disiplinsiz, tekerlek dönüyor, gün dönüyor,
yine de varamıyor sabaha
bilinmezin sebepleri var şimdi, ömre birden bire
bir yerde
sadece birden bire bir yer ki aramaya kalkış-
mamda
ben kendimi bu kadar küt, mutsuz hisset-
mezdim yoksa
bu tamtamlarla gelen bir hatırlayış mı böyle
dökülecek sıvalar saltanatında, çatlaklarda
gezinen bir vida
imişim gibi kalmazdım kendime
dil dökerse günahını, elimizde kalan bu ses-
sizlikle
bismi; dışarıya umutla bakan hala büyüme-
miş bir çocuktu odasında
cezası; geç çağlarda adım başına düşen şu
sızı’dudaklarımız eski han sepetleri gibi iyi ek-
meklere ıssızmış ya’