Kar Siyah Yağar
kırık bir cep aynasına bakıp bakıpsaçlarını ıslatan delikanlınıniçinde bir aşk hışırdar
yaşmaklı bir kız gibi yürür hüzünkaranlık gecenin koynuna...
Köz Koyun Yaram Üstüne
getirin köz koyun yaram üstüneyüreğime yârbir kerbelâ türküsü çatlak dudaklarıma bir gül yağmur yemiş eylüldebir gelin duvağına akşam güneşi düşmüşgülüşlerine hüzünler üşüşmüş...
Kuşlar Göç Ettikçe Buradan
Kaçak düşlere hüzün emzirmeyi bu defa becerecek gece
Elâlem duyacak ateşin dudaklarında gülüşüm var soğuk
Kangren uykulara sağacak gözlerini ağlayamaya mahâl vermeden
Güneşin yüzünü aynalarda öpecek...
Edirne Kırmızısı
Gölgesi ters dönmüş bir umudun resimlerine
değdirme ellerini kartopu yaparak güneşe doğru
bulaşınca karanlığa unutulur ağrısı hüznün
çiy bir yeşil yağmura dua eder dudağı iki dağdır...
Bir Kelebek Yüreği Kadar
Gece bir kedi yavrusuyla uyuyan sokaklarda
Kar izini eskizlerden ayırt edemez
Buğulu cama dayarken alnını
Şakağında bir sürü şamata aynalara karşı bezenir
Böyle susmayacaktı çığlığa değdi...
Gözyaşı da Bir Secdedir
Karanlığın âyini diyorum ışığın göğsünde başlar
Kuşları çağır çocuk sesli dualarla seher vaktidir
Gözyaşı da bir secdedir ıslatırken seccâdeyi
Ölümün beyazı diyorum Mevlânâ’dan kaldı
Bu bulutlar göğü...
Fincanın Dibinde Eşkali Derin
Nerde saklar hançerini ölümün ses izleri
Terkisine kim bindi aşk soluklarının
Selvi boylu idam sehpaları yürürlükte mi?
Bir tren içi kadar geniş ve uzun yüreğin
Gülümseyişinin memelerinden...
Dudağımda Gül Çatlağı Bir Islık
Gözlerimden aynalar boşalır
Denize baksan köpüklerinden bir
Gökyüzü vurulmuş ak güvercin şafakta
Annemin mendilinde çocuk ezgileri
Kader elyazması bir kitap alnımda
Sokulur acılarıma elini tutarak...
Her Şey Yâr Değil mi Sevince
akşama ses yontar çığlıklar dağlardagüneş giderken denizleri öpergülüşler bürünür duvağına hüznünuyku ısıran gözleri aynalar karşılar sulardaüşümüş bir el görür yetimin yüzünülapa lapa...
Çiçekler Üstünde Ölür Kelebekler
gel ölüm giren evde yalnız kalan ayna gibi
bir ses yolcusu tükenmiş tren garları
vurulmuş çocukların...
Acısına Kına Yakılan Ellerim
dedi gece camlara yapışır yağmurla
yüzünü kayıp fotoğraflara bırakırım
telaşlı girer rüyalarıma sesin
İnsan Yükü Ağırdır
insan yükü ağırdır siyahtan ağır hele bulutlar banınca saçlarına adamın akşamın omuzlarına çökünce karanlık çığlıkları öpmüş bir dudağa sesi ağır...
Akşam Güneşinin Isırdığı Yağmurlar
yalnızlığı peşine takıp getiren trenler vardır hani yanağını akşam güneşinin ısırdığı yağmurlar suskunluğun dizinde uyuyan aşk sayhaları yâr...
Hangi Çığlık Kalaylanır Aşk Narasıyla
karanlığı çimdiren yıldızları gözlerim bilir bir çocuğun düşlerine dadanan gülüşleri anne yüzlü bir neşenin yüzlerdeki izini yana yana susan ateşleri...
Dolunay Unutacak Beyazlığı Yüzümde
dedemin ellerine sarılan bir çocukluk düşer albümlere rüzgâr yalnızlığının ardına asılır mavi trenlerin çığlık çığlığa hani hüzünler çömelir yanağından öpmeye...
Huma Kuşu Türküleri
kül ateşi kıskanır gül dikenleri seni benden gökyüzü güneşi nasıl öper ki yıldızlar kadar yanağında iz ellerimde ter...