İki Göz İki Çeşme
anne yüzlerinden kopup gelen çocukluk
şuracıkta bir cam önünde güvercin teleğinde
oynayıp durur kar ile
gök suskunluğundan ayrılıp gelen çığlık
vurur gözlere kirpik uçlarına asılıp
damla damla düşer yüreğe
akşamı...
Ölüm de Geçsin Buradan
ateşten su içen delikanlılar gibi gel
göğsündeki mağmaya mağaralar aç
külüne saklanmış sevdalar bir alevlensin
bir geçsin karanlığı saçlarının buluta
gökyüzü yıldız yıldız ağlasın
bir akşam olsun sızılar çıkıp...
Güneş Ağzını Kanatıp Gider Akşamın
yürek aşktan el alır seherde
erbain kokuları sürünür dervişler
füsus okuyan dudaklar hikmetle güllenip
gözyaşı nasıl iner sevgilinin yanaklarından
ırmak dağlardan tutuna tutuna denizlere
yağmur bulutların eteğinden asılıp
bilirsin güneş...
Bir Salâdır Eylül Mevsimlere
yolların dizi kırılır dağlarda
yüzünü görür sularda ağlar aynalar
köz basar ufkun yüreğine akşam
oturur karşısına yağmur gözlü sevgililer
gülüşüne peşrev çeker hüzün
elinde göçmen kuşların resimleri
bilmez ki gülün...
Ledün Pınarına Tasını Tutmuş Gül Dervişleri
akşamın ayaklarına karasular iner güneştenyorgun bir dev gibi yaslanır karanlık dağlarayollar uzun havalı bir türkü olur
balkonda kuşlarla ekmeği...
Gazze Dediğin Çocuklardan Bir Mezarlık Hece Taşları Kalem
tevrat’ı musa gibi okuyan insanları niye vururlar anlamam
şu genç davud sesini zebur’la bileyler ezana
dili kur’an’a değince ahmed’i düşünde görür şu çocuk
şu bebek annesini meryem’e...
Yeni Sürülmüş Tarlaların Toprak Kokusu
bazen aynalar ürker kendinden suya değince ayakları
şu kız saçlarını yağmurla yıkar güneşle tarar
uzun gecelerde bırakır kendini denize ay
çobanların çıkınına misafir olan karıncalar vardır ya
anne...
Öpülen Bebeklerin Yanağındaki İz
uzun bir aynada gülüşünü hüzne gösteren
delikanlıların göğüs sesleri uyutmaz geceyi
sisler bir sarılmıştır ki dağların boynuna
bilirim kirpiklerin terkisindeki yağmurları
ırmakları suyunu denizlerden saklayan
kan uçurumlarından yar dudaklarını
yeryüzü...
Gözler Aynalarda Susar
ay kar ile iner yüzüne yârin
gözler aynalarda susar
tuzlarda yara ateşlerde su
güzeller çeşmelerle konuşur ancak
kançanağıdır gözleri akşam denizin
karanlığın teni döker yıldızlar
sonra dağlar na’ra döker dillere
sesini...
Dünyanın Bir Ucunda Çocuk Ölse Ömerlenir
ufuk güneşin dudaklarından öpmek için yontar geceyiter aşerir elleri sevgilinin düşlerine gülüşler dadansın diyeaşkın dibeğinde yüreğini kan ile döven delikanlıları bilmem mi
Kuş Yemleri Cebinde Uyuyan Çocuklar
ölü terleri vurulur şakaklarıma içinde upuzun bağırtılar tuz biber olur yaralarına utangaç bir kızın söyleyemediği su üşür zifiri karanlık örterler mağaralardan getirerek...
Arif Ay İle Söyleşi
İlk şiir kitabınız Hıra 1978’te yayımlandı. Şairler eserleriyle doğup büyürler, kalıcılık arzederler. Bu bağlamda Arif Ay’ın Hıra’da doğduğunu, Dosyalar’la büyüdüğünü ve Güne Doğan Koşu...
Aynalar Suya İner Yağmurlardan Gizli
güneşten dudaklarına kan yapışır akşamıngri giyinen karanlık hüznü öper öpersoğuk ellerine ter vurur gül ölümlerinden
acılar soyunup girer koynuna...
Yârlı Bir Ölüm Sofrası
çığlıkları hırpalayan sessizlikle gelsaçlarını serçelerin baktığı aynalarda tarazifiri bir karanlıkta gök ağlasın sen ağlaellerini bir bebek eline dolasecdeye düşen bir gözyaşını kirpiklerinedudaklarına...
Yağmur ve Yaprak
yağmur ve yaprak anne ve çocukgecenin göğsünde ıslansın bu hışırtıelleri uyusun ateşte susbir söz söylemeli güneşe bulutsutarasın saçlarını rüzgâr acılarınağlasın dudakları hüznün...
Günahkâr Bir Boyun Büker ki
rabbim günahkâr bir boyun büker ki
yağmur kendini yerden yere vurur
gül kanar kanar
alnına kelebek konan bir çocuk secdede
güvercinlere yem döküyor bir ihtiyar
mavi yazması gözyaşıyla solmuş...