Yazar: Selami Şimşek
Belki De Kendi Gelir
üşüdüm kara sarıldım yandım nara sustum çığlıklaraönde giden bir atın alaturka nallarıının sesi geçiyor toprağaparmağı yüksüklü terzinin iğnesinde gözleri yorgun kumaşlarda
Şahdamarından Yakın Olanı Bilmeden
ölüm var yanan ateşte ısınan suda yıkanan teneşirde taşınan tabuttakazılan toprakta örülen tuğlada kesilen mermerde ahşap evlerdekara kaşlarda ve gözlerde alyuvarlarda akyuvarlarda...
Çok Eğmişim Başımı Aşka
eski şehirden yeni şehre giden yolcunun rüyasındaki güzelsustuğun için yağmur yağıyor tutunarak uzun kirpiklerineve kar yağıyor yıldızlı bir akşam siyah saçlarına
Gitmek Kolay Gelmek Zor
çağlayanların sesini alıp götürür sular kumlarla denizekaşka atın teri bulaşmış bir heybede çobanın ekmeği göze bulnerede hüzne güveyi muhabbete gelin nefrete kuma
Bulutlar Bile Yağmurla Kavuşuyor
ırmakların dağların türküsü olduğunu nasıl unuttungülde toprağın kokusu var yağmurun suyu seherin yelibir de doğan ve batan güneşin kançanağı gözleri
Keşke Söylemeseydim
kime sorsam anlamaz dilimi yan vurup geçersusuz denizler de vardır ırmaklarını bekleyenbilirim avcılar avını hep kalbinden vurmak ister
gölgeleri...
Keçecizâde İzzet Mollâ’ya Göre Edirne’nin Mânâ Kutupları
Keçecizâde İzzet Mollâ, klâsik Türk şiirinin Tanzimat’tan önceki en değerli şâirlerinden birisidir. 1785 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Âilesi aslen Konyalı’dır. Büyük dedesi...
Yüzünde Düğün İçinde Yas
ateş yaktık hüzünle dağlara karşı mehtaplı bir gecedesessizlik ormanında rüzgârın saklanışını görmeliydingörmeliydin yıldızların ellerindeki beyaz çiçekleri
o gün bugündür...
Semaya Kanat Çırpan Ezanlar
güneş gökyüzünü karanlıkla doyurunca bulutların sofrasındaçekip gider yağmur denizlerden aynasını eline alıptarar saçlarını gecenin dağlar bağırmak ister volkan olur sular çavlan
Bütün Harflerim Kelimelerim ve Ellerim
karanlığın ayak basmadığı yerde üşümüş yüzünükaçırdım aynalardan kuşlar ile akşam eve dönerkendur karlar yağsın biraz da dağlar uyusun
ölümle...
Kuşlar Var Orada
bulut özleyince yağmurlanır gözler yaş güller şebnemdur rüzgâr götürsün kokunu gurbete hüznile yedi kat sarıpinsin göğün kucağından karanlık sıra dağların omzuna basıp
Erzurum Şehrine Sevdalı Ağabey
Şehrin dağları, ovaları, yaylaları, köyleri, mahalleleri vardır. Şehrin ağaçları, çiçekleri, böcekleri, kurtları, kuşları vardır. Şehrin evleri, okulları, kütüphaneleri, fabrikaları, parkları, bahçeleri vardır....
Leylânın Gözleriyle Çağırmalıydım Ceylanları
gülüşümü akşam güneşi vurdu yalnızlığımı karanlık umudumu kara bulutlarsöylemeliydim karın üşüdüğünü yağmurun ıslandığını ateşin yandığınıkanadığını dudağımın tutarken kınalı ellerini bülbüllerin şakıdığı gülistanlarda
Hırka
bir nefesin dinlendiği göğüste çırpınan sesimigetirmeliydim ırmaklarla uzun uzadıya bir çağıltıylaâh bulutlar vurdu saçlarımı kar taneleriyle bir bir
hayra...
Hırka
bir nefesin dinlendiği göğüste çırpınan sesimigetirmeliydim ırmaklarla uzun uzadıya bir çağıltıylaâh bulutlar vurdu saçlarımı kar taneleriyle bir bir
hayra...
Aşk Ülkesi
çığ’lık dağlarına sessiz harflerle çıkılır göklere gözyaşıbir kuş vurulunca ağaçlar çocuklar da vurulurdeniz nefes alamaz yüzmezse balıklar uçmazsa martılar