Yazar: Mustafa Küçüktepe
Güneş Eritiyor Kadınları
çorak topraklar kurumuş ağaçlarsuyu çekilmiş göllerne var ki ayaklarım sağlam
tarla törpüsü köstebekler ve farelerMezopotamya’da eritiyor güneş toprağıve pamuk...
O Gündü Eylüldü
“o zalimlerin üzerine taş yağdırması için gönderilen sürü sürü kuşları görmedin mi,
elbette gördün…” (Fil Suresi)
bilginler, yaşlılar, kadınlar ve çocuklar hep birlikte haykırıyordu,
“zalimler için yaşasın...
Kahroldum Sessizce
rüyalarımı taşladım
kızgınlığımdan
kendimi hiçe saydım ağladım
kudurmuş öfkem fırladı sokaklara
ağaç yapraklarını yoldum
apansız saldırdım duygularıma
kalemlerimi kalbime sapladım
sonra yıldızlar gibi yapayalnız
çaresiz...
Tebessüme Hasret Çeken Dudaklarım
kör kuyuların sessizliği çökmüş geceye
çelenkler gölgeliyor ruhumun sadeliğini
ufkumun girdabına girmişim
bir serinlik arıyorum eflatun vakitlerde
tebessüme hasret çeken dudaklarım
küskündür bu dünyaya
incecik bir gülün bir feryat kurşunuyla...
Dehlizler Mum Aydınlığında Bilenmiş
anneciğim
neden suskundur gökyüzü
kuşlar neden ağlıyor
saçlarım taranmıyor okşanmıyor
mektuplar neden yakılıp okunmuyor
yıldızı mı kim çaldı anne
Venüs neden seher vakitlerinde
şarkılar neden adını söylemez
baharın şevki kırılmış ağıtlar susmuş
imgeler...
Dokunursa Ağlarım
Nakarat:
sürgün ülkeden gelenleri
eylül ağırlar gündüzleri
ağartır gecenin yalnızlığını
ak güvercin kanadı
yollar ayağımı kanatır
keklik sesleri dağları ağlatır
denizin sesi yankılı
günler esrarlı
benizler soluk
büyüyor ayrılığı yılların
saldırı halini alıyor mısralar
ebrular resimler...
Sevgimin En Koyu Noktasında Kan Damlatan Savaş
Çekil git aramızdan ey zulüm
Barış süzülüp aksın kalbimize
Sabah rüzgarı ve ipek saflığıyla
Sevgimin en koyu noktasına
Kan damlatan savaş
/Acıyı burnundan soluyan kadınlar
Al yerine atmayı
Tut yerine...
Sürgün Zamanları
eskiyen yıldızların yalnızlığını
alıp bir hemşire
damarlarımdaki kanla
değiştirmiş olmalı
aysız geceleri soluyor rüzgar
denizin eskimez arkadaşlıklarıyla
yapışıyor yakama tarihin kalıntıları
söyleşiyor tenhalarda gizlice
kıyılar deniz...
Özcan Ünlü’nün İki Kitabı: Besbelli Yalnızlık İle Ateş Güzeli
Özcan Ünlü, genç bir şair ve yazar. Hayatının baharında üretken bir insan. Henüz otuz üç yaşında bir genç olmasına rağmen dokuzuncu kitabını okuyucusuyla buluşturdu....
Kanayan Şehrin Çocuğu
şehrin en kanayan yerinde açtı
gülleri yetim çocuğun
kopardı akşamından yürüdü
söyledi en sessiz şarkılarını
taş yollarında şehrin antika köşelerinde geceledi
çiçeklenmiş ağaçları kokladı
annesinin yüreğini çekti içine soluklandı
titredi üşüdü...
Dudaklarım Üşüyor
Dudaklarım üşüyor geceleyin
Gurbet türküleri olsaydı diyorum
Saz çalanda ellerim ısınırdı
Dudaklarım üşüyor çıplak gecede
Sevgili beni çağırsaydı diyorum
Onu görende kalbim ısınırdı
Zehirli Sesim
ruhumun çıplaklığına kandı
baykuşlar
ölümcül kuşlar gece aydınlığına
martılar sesime aldandı
zehirli sesim
boğuldu fırtınalarda
gemiler limana
parmaklarım bahara çıkamaz oldu
zehirli sesim her şeyi ve herkesi aldatmıştı
Ateş Böcekleri
ay seyirli yürüyüş
yıldızlı gecelerinde meranın
tazı sessizliği çakal uluyuşu
gizemli gecelerinde meranın
aklımı saklayıp avuçlarında
toprak yolların tozuna aldırmadan
hayalleri ekerdi dedelerimiz tarlalara
atmacalar yorgun sığınmış kızgın dağlara
ateş böcekleri yerleri...
Kurgusal Ölüm
ilkin aşktan geçtik kayıklarla boğazdanbıraktık orada yaşam denen iğreti elbiseyiinorganik bir bağımız hiç olmadı olmayacakmumyalanmış cesetler süsleyecek rüyalarıilk aşklar lahitlere gömülecek bu...
Şehrin Kirpikleri Uzanıyor Karanlığa
bir kadının gözlerinde akşamlıyor deniz
dalgalar dalgalar çarpıyor kıyılarıma
akşam oluyor
gün batımı
şehrin kirpikleri uzanıyor karanlığa
karanlık ki acıdır baldıran zehridir
alır yıldızları içine abanır
bir de evsizlerin üstünü bir...
İnka Mağaları
gecenin soyutlanmış renkleri
ilmik ilmik örer imgelerini
yüreğimin üstüne
uzak düşüncelerle savrulur insan
inka mağaralarının
resimli dehlizlerinde
ürpertiyle açar gözlerini
gözleri ışıl ısıldır
resimlere renk katar
cümbüş olur tarihin en uzak iklimleri
sorular sorular...