Yazar: Hüseyin Çolak
Havâic-i Asliye
İncinmiş bir mevsimden geliyorsunAvucunda akşam sularının giziSülüs bir hatla yazılmış besmele gibi yüzünEllerimin yerini unutuyorum sana bakarkenBir söze başlar gibi gidiyorsunNasıl örülürse...
Bazen Birini Seversin
Kelime ayıklamayı bıraktım yaralı lügatlerdenSevmek de iyilikten sayılırHangimizin göz izi kalmamıştır ki dünyadaEn çok da masalsız kalan çocuklara ağlamalıTanıdık kokular yayılır çünkü...
Köprü
Beklemekle işlenmiş bir telkâridir yorgunluğumZihnime iyi geliyor mezar taşlarını okumakAdres sormayın yerlisi değilim hiçbir yerinKimlik ritim bozukluğu tanısıdır lügatte sükûtDizlerimi en iyi...
Mazeret Putları
Ey yol! Kendini bine bölGitmek bana göre değilBir esatirden söz eder gibiYürüdükçe anıların rengini alıyorumZaman aşımıdır dönmekHerkes kendi yarasının uzmanı
Dilsiz Yük
İnsan lifleri dökülüyor soyağacındanSoydukça dünyanın kabuğunuElbet bağrında açan gül de kururRaylar gibi uzar yalnızlığı insanınÖlümü beklemez ki diyaliz makinesiOysa ölüm astarıdır yaşamanınBundandır...
Suların Dili
Koptu pas tutmuş halatıRıhtımda bekleyen gemilerinAğzında bakır çalığı bir acıLeylak salkımı yaralarınDemini alan denizAl bir utancın alnına değdi
Yıldızlardan...
Derviş Günlüğü
Ürküttüm kar kiraz kuşlarınıUçup gittiler yalnızlığımdanSığınıp gökyüzü yalnızlığınaTek bir kanat bile çırpmadan
Kırılan bir dalın sesi kadarHükmü yok çığlığımınSusmak...
Sıratını Geçtim Yokluğunun
Hep ikindi oluyor gün yolunu hecelerken Yatsıya nasıl hazırlanırsa bütün minareler Deniz öyle dalgın uzanıyor aramıza Dalları kırılmış bir ağaç kadar durgun...
Düşteki İşaretler
Akşam oluyor bir gemi ayrılınca limandan
Ansız sönüyor kentin ışıkları
Ben sonbahar oluyorum usulca
Gitme, tenha bir kuytu ararken kuşlar
Yüzü yağmurda unutulan çocuk
Gözlerin rıhtımı oluyor günbatımının
Utancın elleri...
Sedef Sancısı
Sözleri var ipekten bir yağmur
Süzülünce parmak uçlarından
En ağır konuğu ağaran dağların
Kuşlar ki karanlığına sığınır
Göğerir bağrında rüyaların
Cebinde isyan taşıyan
Depremleri sarınıyor toprağın
Kuşların yarasını saran
Gözlerinden geçilmiyor
İçimin sokaklarında
Suyun...
Rüya
Susunca safran acıları çoğalıyor
Hüzün yüzlü denizin çocuklarının
Saklı bir bahçede örüyorlar umutlarını
Vaktin yamalarını sarınıyor kalbim
Yorgun gecekonduların bacalarında
Aynalar susan bir dervişe dönüşüyor
Dokununca şehrin yosun tutan yamaçlarına
Gecenin...
Kader
Aşksızlık ağrısı
Çağın kalbine dokunan
En büyük aldanıştır yaşamak
İçimizde yokluktan bir kaledir
Şadırvan sesi ve servilerin çağrısı
Dünya dalında çağla
Uçurumun kenarında salıncak
Umursamaz ölümünü kitaplar
Terk edilen tozlu raflarında
Kanadı kırık...
Mustafa ÖZDAMAR İle Kırık Kandil ve Eserleri Üzerine Söyleşi