Ali Yaşar Bolat

57posts 0comments

Gülüşen Acılarını Derlemiş Eski Bir Suyun Tadında;

Bir dil kuracağım, kızıl bir gün batımını, Dağların koynuna sokulurcasına sesiyle, Kendine eğen bir sıkılcım için. Ki o dildir; anlamını denizin en dibinden Dağların doruklarına taşıyan. Sayıklayan, rüyasını en...

Kederidir Nesrin Hanım’ın ki Şiir; Göğsündeki Gize Gömer İçimdeki Çocuğu;

Tecimenler yorgun duvarlarına ribatların Selçukî öykülerini yazar, İmamevlerinde küskün bir gül açar, Müstakim nefeslerinde büyür evliyaların, Hiçe bürünmüş solukları. Büküm ve kavis; gönük bir düş izleğidir, Ellerinin kınasında kendini yaralar, Reşit...

Oysa Kent Çoktan Göçmüştü

o bir şair / uzayı deler / şiir iğnesiyle Nizar Kabbani Şiirden hayıflanarak, İçirsindi dirimleri sakındırdığı, şu toyluğuna. Bu güne, tok karınlarda açan kokusuz, Bir papatyayı, sınırdan uzatarak,...

Avucunda Tuttuğu Bir Beyazlıkla Sağlamlar Kendini Viranşehir, Ruhunda Taşıdığı Gül Uykusuna…

Kurdunu kemiren bir elmadır, bu çağ, Eriyor sesinde öğretmenin ilk kar. Omzumda kalbi sökük bir ilik dokusu Yarasını kaşıyan kuğu sürüsü için, Gölün yüzünde insafsızca gerilmiş bu ağ. ...

POSTACILAR RENKSİZDİR, BU YÜZDEN; FİLİSTİN’DE ANNELER ACIYI KELİMEDEN ONARLAR;

Beşikler küçük türbelerdir artık Uçuk dudağımda ebâbil türkülerine Katılırken anneler. O kahverengi çantadan, eskimiş yüzünü eğer, Kelimetullahtan muştular kulağımda, ‘’Fe inne meâl usri yusra, İnne meâl usri yusra…’’ Filistin silinip giderken...

‘’AND OLSUN!’’ İÇİNDİ SIZIŞI KEHRİBARIN DÜŞTEN BİR ERKİNİ KENDİNE KIRAN DÜŞ...

I. Nasıl ki bir delile gereksidim şu ân’ımı, ‘’Isırılmış bir elmanın kanayışı, şiirdir’’ Dilini bilirsen! Gevşet ilmeğini kelimelerin, dile dağılsın- -Varsadığın şiirler, doğursun öpüşlerin. Annem diyordu ‘’Faruk Nâfiz iyi şâirdir.’’ Ve...

Dilimde Uzayıp Giden İmren, Ağır Ağır Kıvranır Dolgusuna Acının

I. Arkaik düşler kırkikindisi, Yur utkusunu gecenin. Kemiğinden arınmış kelimelerle, Sesinde durulmuş bahara, Göksel bir derinlik taşır. Peltek kelimelerle seslenirken, Düşer güneşin gölgesine yüzü, Düğümlenir göğün kör noktasına, Narınç rengiyle donanmış uçurtmalarla. II. Yurtsuz öykülerin, Kuş...

Boynum Benim; Koklanmamış Bir Güldür

I. Yaşlandım, balçık yüzlü göçebelerin, Sesi kan kadehlerinden hüzün eksenime değdi. Yapruzlar açtı, silindi nikrisler… Kurudu şiirim,değişti çünkü terlemelerin rengi. Sündüm ve gerdim gövdemi Giydirildi hakikat urbaları Sıcak üflemelerle ruhuma. II. Yarasından yeni...

Aşk Oyalı Bir Mendil ve Bir Fotoğraf Karesi

Tâ key sühan ez sühan rubâyîm Mâ ber ser-i kıssa-i hod âyîm* I. Aşk, kendine değene gerçekler, ulumaları, Yumuşak deriler koynunda yatar gibi serin… Dayanışı nakşeder keklik bastonuna, Aşı...

Um

I. İmlânın emrivâkisidir/iki nokta, Taşır ruhunda, dilin ilk gezintisini… Kelimelerin filayaklarına, Diş geçirir um! Kader denilen askılara; Gökkuşağı… En kalabalık kelimeler yaratısıdır; kimse, Ayrımı iki kol genişliğinden bağıtlı. Erinlik semâhında, Zikrinde hicran mührü taşır dervişler. II. Benzeşim...

Sancımda Bir Dağ Öteğini

I. Bir tarihim yok; Her mısram siler beni yeryüzünden. Kaybedişlerin dipnotunu düşerim iliklerine; Gün çarpınca doğrulur, gamze çukurundan, Toprak kadar eski, ölüm gibi sıcak yüzün. Mürekkepten çıkardığın gölgene saplanır ok, Dişlerinden...

Kırlangıç Kanatlarındaki Yavru Denize Zeyl

I. Biley taşında aykırıldı, çizilirken yarının resmi Gün denize aktı, buluştuğu yerden hüznün. Süt dişlerinde beliriverdi ilk hıçkırık ki, Uzak deniz ülkelerindeAyakları değdi bir kadının çakıl taşlarına… II. Ey Şehrazât, Sevgilim...

Ütüsüz Sakalları Değince Gömleğinin Yakasına

I. Büyür ellerimde, bir şairin yorgun yüzü Geçer göçebe bir tramvay, Ularken kentli sevdama bu sözü; Sakallarında taşır, bir sevdanın gülünü Başlarken yüreklerde bordo bir geçit Savurur güneşe bir köstebek, Şehrin...

Bir Yığın Krizantem

I. Şehirler yıkılabilir, Yakılabilir kuş cesetleri… Savrulmuş külleri nehirler taşırken günün sinesine, Bir kez ölenler için, bin dirilme vaadedilebilir. Yakılabilir kitaplar, anıtlaşınca öfkesi halkın Sıyrılabilir geceden Ölümü eczâ niyetiyle yaralarına saranlar! II. Söğüt ağacının...

Yalnızın Bir Adı Da; Gülün Ortası

I. Necef taşında beliren yüzün için; Güneş gövdeli çocuklara hırpalattım yüreğimi! Döküldü bir bir cismin avuçlarıma Yonttum güçlü epigraflara eşiğimdeki gölgeni! Teneşirlere yatırılmış uçurtmaların Uçabilme umuduyla diri tuttum, Mavi bir gökyüzü...

Mağara Ağzı Yoksulluk

I Bu yalın kalabalık içinde, çoğul bakışlı, Bir kızdın sen! Tutkularından arınmış İshak kuşu… Anamın omurgasından oydum sana, Bu sedef kakmalı genişliği, Kurulduğun sofralarda. Hangi yarada karıncalanır, Gövde bükümlü aşklar? Hangi sarada İspinoz...
Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.