Ellerin, Sözün Durgun Yüzüne Taşır, Naif Türküsünü Bir Karanfilin
Yaşama kırıldığın yerden sızdım yeryüzüne,O yüzden tuzsuz kıyı bulanığıdır sesim.
Çoğulsuz yalnızlığımın üzerinde durur,Gölgesine oturduğum uçurumların özlemi.
Üşüyen Ovanın Uykusu
Tuzlu ayaklarını çekerken denizden,Kızıl çocuklar uyanır, sabahın üzerine. Sıyrılmış geceden bir dağ esintisi,Söndürüyorken erimekte olan bir mumu;Kırağılar düşmüş ses tellerinden yükselen,Kınalı türküler...
Kitaplara Yanık Hüznünü Bırakan Eski Bir Cüz
kuş gözlüyor, nar durağında sevgilim,belki geçer diye taneleriyle bir kırkikindi
göğünür ıslak teninde dağınık fesleğenlergök söküğü bulutlar takılır geceye...
Kitaplara Yanık Hüznünü Bırakan Eski Bir Cüz
kuş gözlüyor, nar durağında sevgilim,
belki geçer diye taneleriyle bir kırkikindi
Temmuz Denizini Dökünür, Beyaz Ellerinde Soğukluk Otlarının Sesi
I. balık gözüyle dünya, şurama sığdırdığım oltasız tutunarak geçen limanlardan.
dinlenek oluşturan simitçi çocuğun ayakuçlarında martıların söylencesi,
Soldu Dünün Aynasında Yüzün
Gencecik kızların meydanlarda yürümesi, kararma, alacalık, -mişçesine bir merak. düzkoşularda nefes nefese ayakaltlarında adım adım eskitilmiş bir sokak
Ege Türküsü
I.
Bu
küçücük odada, güneş sızmasıyla sararmış perdelerin, yerdeki çalgılara
gündışlık ve övüşlük vermeyen tahta kurularının arasında başımı yasladığım bu
eski pencere...
İçindiğin Düşleri Öteleyerek, Geçinir Seni, Kımıltısız Zamana;
içimde koşan nalsız
bir ata bilenirim,
kum denizinde göğe
çevrilmiş yeryüzünün
sürek koşularında.
göğümü eskiten
sözlere...
Dal, İncesine Yazgıla, Durgun Akan Nehrin Seraplarını;
rüzgâr gülüne takıldı gömleği çırağın
ustaca yırtılınca gecenin örtüsü,
at sırtında geçildi, bir uçtan bir
uca,
Kışkırttım İçbulantımı, Uyansın Diye Döleklerinden Kentin;
göğüme yürüdü hıncı yeryüzünün,
büklü dururken huyu burcu burcu
dal edindi kendine gölgesiz bir
bulutu
Ölümü Erk’in
Çökkün omuzlarında babamın,
kulluk izleri/kent seraplarıdır bir rençberin.
ödünçlediği ipek mendilinde sarışın-
-bir çocuktur kendini bel etmiş ılık bir irin.
Gülüşü; üleşik bir sancının, şiir olduğudur,
Kanıksanmış utkulara yelken...
Ey Ölüm, Çabucak Kucakla Beni! Yaşıyorum- İçimden; Son Bulsun Diye Bu...
Kuşlarımı koymak için
Bir gök resmi bulamadım…
Hilmi Yavuz
Sakınır, içindiği düş köşelerinden karyağdıları,
Kağşamış yılkılıkları göğe serpen bir kadın.
Yağmur göğe yağıyor, düşü içimin kırıntıları
Göğsüme dolarken...
Kalbi, Kendi Tininde Çağıldayan Bir Uğrakmış
I.
Oyalandım yaralı bir kuşun göğsünde,
Sekerek suyu, ölerek geçiyorum soluğu.
Önümdeki haritalardan buluyorum,
Bu doyumsuz, kükürtlü ve içimde;
Henüz talan edilmemiş boşluğu.
II.
Özsudur elleri, yitimler sirkinde,
Bizim bir...
Kuş Soluğunu Geceye Kus’turdu;
Bir dön bırakarak kemikli yazgıların usuna,
Delirmiş buruklukları, sindiği kuşkulardan.
Ayırırken bir hüthüt, polensiz çiçekleri;
Dölleyen bir gülüşme bırakır masaya.
Kadınların şems düğümleri atılmış göğüslerinde,
Gözüyledir kurşunî...
Gülüşen Acılarını Derlemiş Eski Bir Suyun Tadında;
Bir dil kuracağım, kızıl bir gün batımını,
Dağların koynuna sokulurcasına sesiyle,
Kendine eğen bir sıkılcım için.
Ki o dildir; anlamını denizin en dibinden
Dağların doruklarına taşıyan.
Sayıklayan, rüyasını en...
Kederidir Nesrin Hanım’ın ki Şiir; Göğsündeki Gize Gömer İçimdeki Çocuğu;
Tecimenler yorgun duvarlarına ribatların
Selçukî öykülerini yazar,
İmamevlerinde küskün bir gül açar,
Müstakim nefeslerinde büyür evliyaların,
Hiçe bürünmüş solukları.
Büküm ve kavis; gönük bir düş izleğidir,
Ellerinin kınasında kendini yaralar,
Reşit...