Yürüdüğüm yol yüce bozkırları nasıl yorabilir
Şarkılar duyulmadık cevaplar verirken akşama
Bir sayfa nasıl çevrilir nasıl ölü kitaplarla dolar boşluk
Sesli duvar, telaşlı dil ve hüzün toplayan masa
Çünkü attığım her adım yeni bir hoş bulduk
Reklam arası kadar, kalbe değen yaprakların solması
Sözlerim uzaklara bakarken ne kadar yapay
Kaza; bütün süslü saatlerin imzaları silindi
Ama yeniden döndüm o yorgun bozkırlara
İçte tozlu çiçekler dışta sevgilerin ekonomik hali
Zeminde ay tutulması deyip geçmiştim ölümden
Kaygıları saklamak gençliğin iç ceplerinde
Ellerinden su içmekmiş evhamlı annelerin
Bilmedim, öğretilmedi bana tereddüt bilgisi
Dinlenecek bir yer yok, yok burada merhemim
Gidilmesi gereken yerlere doğrulmuş göğsüm
Kılıcımı taşa vurmuş, en gizli odalarda bekliyorken
Gecikmiş borçlarım var gecikmiş baharlara
Son bir çabayla kurduğum çaresiz bu cümlenin
Şimdi anlamı çok geliyor öncesi ve sonrasına