Sütunsuz Bir Bağ Bî-Sütun ya da Maktel-i Ferhad

Ferhad ile Şirin; Ferhad-name, Ferhad u Şirin, Hüsrev ü Şirin isimleri ile de işlenen ortak bir hikâyenin ismidir. Fars ve Türk edebiyatında sıkça rastlanan bu aşk hikâyesi, Sasani hükümdarı Hüsrev Perviz’in maceralar ile dolu hayatından alınmıştır. Hürmüz’ün oğlu olan Hüsrev Perviz’in tahta çıkmak için verdiği mücadeleler ve otuz sekiz yıllık saltanatı (590-628), Firdevsi’nin Şahname’si başta olmak üzere bütün tarihî kaynaklarda yer almaktadır. Bu Sasani hükümdarının renkli hayatını romantik bir şekilde anlatan şairlerden ilki Genceli Nizami’dir. Ferhad’ın kim olduğu pek belli değildir. Hüsrev’in çok sevdiği Şirin’in aşığı ve su yolları yapmakla ünlü birisi olduğu tahmin edilmektedir. Hikâyenin konusu şöyledir:

Kuhistan dolaylarında Arran bölgesi hakimi Mihrbanu isimli bir kadın hükümdarın Şirin isminde çok güzel bir yeğeni vardır. Şirin’in güzelliğini duyan Sasani Hükümdarı Hüsrev Perviz, onu istemek için veziri Şapur’u Arran’a yollar. Şapur, türlü yollar ile Şirin’i hükümdar Perviz’e aşık eder. Hüsrev, Şirin ile eğlenceli bir hayat yaşarken, babası Hürmüz Şah ölür ve Behram-ı Çubin, Sasani tahtını ele geçirir. Bunun üzerine Hüsrev Perviz, Bizans İmparatoru’ndan yardım alarak tahta geçer. Bu arada Mihrbanu’nun ölümü üzerine Şirin de hükümdar olur. Kendisi için yaptırdığı köşkün duvarlarını süsleyen nakkaş Ferhad’a aşık olur. Gizlice buluşmaya başlarlar. Bunu duyan Hüsrev Perviz öfkelenir ve rakibini çağırtarak, Bistun dağında açılan bir su yolunu tamamlarsa Şirin’i ona bırakacağını, aksi hâlde durumunun çok kötü olacağını söyler. Ferhad çaresiz kalır ve Şirin’in aşkı ile başlar dağı delmeye. İşin sonuna gelecekken Hüsrev Perviz’in hilesiyle bir kadından, Şirin’in öldüğünü duyar. Acısına dayanamaz ve kendini dağdan aşağı bırakır. Nizami’nin eserinin Altınordu Devleti zamanında, Kutb tarafından tercüme edilmesiyle beraber, bu hikâye Türk edebiyatına girmiştir. Ali Şir Nevai Çağatayca’da, Şeyhi de Anadolu’da değişik örneklerini vermişlerdir. Hikâye, her şairin elinde değişik boyutlar kazanmış, ilaveler, çıkartmalar yapılmıştır. Ferhad ile Şirin’i anlatan çeşitli rivayetler Anadolu’da bazı yerlerde efsane şeklinde yaşamaktadır. Amasya’nın yakınındaki kayalık dağda oyularak yapılan su yolunun, Ferhad’ın sevgilisine kavuşmak için açıldığı rivayet olunmaktadır. Bu yazımızda bizler, Ferhad’ın hayatının son bulduğu bu dağı, divan şiirimiz çerçevesinde şairlerimizin dilinden anlatacağız.

Varup feryâdlar kıl bî-sütuna karşu ey âşık

Sanup Ferhâd’ını rahat bulup kuhsâr dinlensün (Ş. Yahya)

Ey aşık, git bi-sütun dağına karşı feryad et, seni Ferhad zannederek bir miktar aram bulsun, titremeyi bıraksın. Çünkü, Ferhad’ın firakından dolayı sürekli sallanıp durmaktadır.

Bî-sütunu gamda Bâki seng-i mihnet kesmede

Şöyle üstad oldı kim Ferhâd’a sana’t gösterir (Bakî)

Bâkî, gam bi-sütununda cefa ve mihnet taşı kesmektedir, öyle usta oldu ki, Ferhad’a sanat öğretir.

Olsaydı bendeki gam Ferhâd-ı mübtelâde

Bir âh ile verirdi bin Bî-sütun’ı bâde (Fuzulî)

Eğer bendeki bu gam, aşka mübtela olmuş Ferhad’da bulunsaydı, bir âh ile bin tane bi-sütunu yele verirdi.

Bî-sütun Ferhâd’a hem-âheng ise Kays’ın dahı

Nâle-i zincir usül-i nağme-i feryâdıdır (Nedim)

Bi-sütun dağı eğer Ferhad ile hem-aheng oluyor ise, Mecnun’un boynundaki zincirlerin sesi de onun feryadının nağmelerinin makamıdır.

Meh-i nev tişesine reşk edermiş

Keserken Bî-sütun dağını Ferhâd (Hayali Bey)

Ferhad, Şirin uğruna Bi-sütun dağını yararken, yeni hilal onun keserinin keskinliğini kıskanırmış.

Destesinden sıçrayıp oldu sipihre mâh-ı nev

Bî-sûtuna merd isen Ferhâd gibi tişe çek (Hayali Bey)

Gökyüzünde bulunan hilal, aslında Ferhad’ın elinden sıçrayan keseridir, eğer civanmert isen, sen de gam Bi-sütununa karşı keser çekiver.

Ferhâd-ı kuhsâr-ı cefâ olma bî-hude

Şîrin-lebânın ahdları bî-sütun imiş (Ş. Galib)

Boş yere cefa dağının Ferhad’ı olma, şirin dudaklı sevgililerin sözleri temelsiz imiş.

Bî-sütun-ı hicri ben bir eşk ile itdüm tebah

Bais-i şermendegi-i tişedür her katresi (Neşati)

Ayrılık Bi-sütununu, ben bir damla göz yaşı ile mahvettim, her damla göz yaşım keserin utanmasına sebeptir.

Tâ sirişk-i dide-i Ferhâd’ı gördü lâle-gûn

Çeşmeler suyunu gözden saldı kûh-i Bî-sütun (Fuzuli)

Ferhad’ın lale gibi kıpkırmızı göz yaşını görünce, Bi-sütun dağı gözlerinden yaşları akıttı.

Taş bağırlı olmasaydı Bî-sütun Ferhâd için

Su yerine gözlerinden akıtırdı seyl-i hûn (Fuzuli)

Eğer Bi-sütun dağı Ferhad’a karşı taş bağırlı olmasaydı, gözlerinden su yerine kanlı sel suyu akıtırdı.

Âşıkı bîkes sanıp öldürme kim Ferhad için

Bîsütun dahi giyer ebr-i siyahdan karalar (Hayalî)

Aşığı kimsesiz zannedip öldürme sakın, Ferhad için Bi-sütun bile kara bulutlardan matem elbisesi giyer.

Neyledin n’etdin Nedimâ tişe-i efkâr ile

Bî-sütun-ı feyz-i aşkın buldun âhir kanını (Nedim)

Ey Nedim, ne yaptın ne ettin, sonunda, fikir keseri ile aşk feyzinin Bi-sütun’unun madenini buldun.

Aşkı dilberden ümidin kesmesin Ferhad’a din

Bî-sütun  üzre çıkıp etsin temenna bir dahi (Necati Bey)

Ferhad’a, sevgilinin aşkından ümit kesmemesini söyleyin, Bi-sütun üzerine çıkıp bir kere daha istemesini, deyin.

Paylaş

Bu Sayının Diğer Yazıları

Okuma(k) ile Yazma(k) Arasında / Necmettin Evci
Zemheri / Şeref Akbaba
Yolculuğunu Bitirmiş Ayakkabılar / Mehmet Öztunç
Türkü Mercan / Alâaddin Soykan
Sütunsuz Bir Bağ Bî-Sütun ya da Maktel-i Ferhad... / Şadi Aydın
Tümünü Göster